Gece Hayatı

EFSANE GERİ DÖNDÜ (BABAALİ)

Arkadaşlar hepinize tekrar selamlar, ben Ali nam-ı diğer Baba Ali. Beni diğer yazılarımdan tanıyanlara, tanımayanlara ve güzel yorumlarını esirgemeyip yazıştığımız herkese çokça selamlar. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. Bu süre zarfında geçen sene Tayland’a biri şubat diğeri de mayıs ayında bu sene de şubat ayında olmak üzere üç kere daha gittim. Size bu yazımda geçen sene mayıs ayındaki gezimi anlatmaya çalışacağım. Her zamanki gibi hatam olursa kusuruma bakmayın. Bu arada sitedeki bazı yorum tarzları bayağı bir değişmiş, bazı yorumlara bakıyorum, bana göre hem bilgilendirici hem de çok güzel yazılara, yorumlara haksız eleştiriler gelmiş. O yüzden bu yazıya başlamadan ben uyarımı yapıyım. Bu yazıda benim diğer yazılarım gibi çok çok uzun, benim ve arkadaşlarımın beraber yaşadığımız anılardan oluşmakta. Bilgiler okuyacağınız anıların arasında zaten yazılı, anlayabilene ama sadece bilgi olarak değil yaşadığım olaylar karşısında benim ve arkadaşlarımın verdiği tepkilerden oluşuyor. Dolayısıyla buradaki yazı ve yorumlarda hepimiz tarafından defalarca yazılmış ve internetten bulunabilecek fiyat,konum,mekan.vs.. salt bilgilerin dışında benim için daha önemli olan anlık olaylarda aynı veya benzer durumlar sizin başınıza gelirse yapabileceğiniz hamle çeşitliliğiniz ( iyi anlamda da kötü anlamda da) bizim düştüğümüz hatalara sizde düşmeyin veya düşerseniz de bizden az hatayla çıkabilmek mümkün olsun diye yazıyorum bu yazıları. O yüzden bu tip yazılardan hoşlanmayanları daha fazla aşağıya inmeden şöyle kenara alalım. Kıymetli zamanlarını almayalım arkadaşların. Hatta kısa özet geçecek tipler çıkacaktır, şöyle yazsan yeterdi amma uzatmışsın diye. Ben özet geçiyim, bu sefer onlar okusun. Bu yazı bir kaç arkadaşın beraber taylanda gidip yiyip, içip, gezip gelmesini anlatan daha önce yazılan yazılardan çokta farklı olmayan ve daha fazla bilgi içermeyen bayık ve uzun bir yazı, o yüzden böyle düşünenlerin fazla beklentiye girmeden okumasalar da olur bir yazı. +18 film öncesi uyarısı gibi oldu ya neyse. Eleştirilere iyisiyle, kötüsüyle her zaman hazırım ama belki bir cümlemiz, kelimemiz birinin başına kötü bir şey gelmesini engeller diye karşılık beklemeden zaman ayırıp yazdığımız, hiç bir beklentimiz olmadan yorumlar yaptığımız benim ve sitedeki bütün diğer değerli arkadaşlarımızın her biri birbirinden değerli olan yazılarına ve yorumlarına saygı çerçevesinde yorum yapalım bence. Yazıları veya yorumları herkes beğenecek diye bir durumda yok ama beğenmediğini insan gibi kibar bir dille belirtirse bu arkadaşlar karşıdaki insan hem daha iyi anlar hem de konu uzamaz. Ben kimseye de bir şey öğretme çabasında da değilim ki ben ne öğrendim de ne öğreteceğim. Hiç öyle bir iddiam olmadı olamaz da benimki sadece iyi niyetli bir durum paylaşımı o kadar. Daha önce yazdığım gibi 11 yaşından beri esnaflık ve yapmadığı iş kalmamış, 36 yaşında hayatı iyisiyle kötüsüyle, Ankara’yı bilen varsa, eski çinçin, kale ve yenidoğanda doğup büyümüş hâla oralarda akrabaları olan, işlerin güçlerin rast gitmesiyle çok şükür çankayasını, gop unu, çay yolunu, pavyonunu (bir kaçının sahibi çocukluk arkadaşım olduğu için fazla parçalanmadan) roof houselarını, steak houselarını, clublarını görmüş geçirmiş kısacası sizin gibi hayatın içinden tamda dibinden gelen bir kardeşinizim. Sonuçta tecrübe yediğin kazıkların toplamı değil mi. Bende de bu kazıklardan acayip çok olduğu için yenilerini eklememek adına buradaki saygılı eleştirilere ve yorumlara her zaman varım çokta isterim. Dediğim gibi bundan rahatsız olan varsa ve buralara kadar da inatla ve merakla okumaya devam ettiyse daha da aşağıya inmesin, inerse de çok söylenmesin, söylenirse de ben söylemiştim diyeceğim. Köprüden önce son çıkış burası onlar için. Ben klavyemi başkalarını kırmak veya saygısızlık etmek için kullananlardan değilim ki kimse üstüne alınmasın ama illa üstüne alınan varsa da tutmayayım. Beni bu siteden de yüz yüze tanıyanlar oldu, hatta beraber dünyanın bir ucuna tatillere bile gittik. Ben susayım onlar anlatsın gerisini merak edenler için.


Neyse yine her zaman ki gibi uzun bir girişin ardından biz gelelim yazımıza. Şubat ayında ortağım Fahriyle ani bir kararla Tayland’a gitmeye karar verdik. Gerçi ben efsane adam vartutre abi ve adamın dibi pluse kardeşim ile geçen sefer yaptığımız süper tatilden sonra çoktan vartutre abi ile yeni bir tatil planlamış ve pluse kardeşimi ziyarete gidecekken ortağım Fahri’nin araya girerek şaşırtıcı bir şekilde ilk defa gitmek istemesi ve asıl olan bizim çok önemli bir iş görüşmesinin tarihlerinin çakışması nedeniyle ben, vartutre abi ve onun gibi arkadaşı olan adam gibi adam olan abiler ile aynı tarihe aldığım bileti son hafta iptal etmiş, onlardan 6 gün önce gitmek zorunda kalmıştım. Tabi ki de ne olursa olsun bizim son gecemiz onlarında ilk gecesi insomnia da beraber buluşup takılarak bayrağı onlara teslim ederek vedalaştık. Onlarda bayrağı zirveye koymuşlar her zamanki gibi zaten, konuştuklarımıza göre. Bu kısa tatil beni kesmeyince hemen mayıs ayına yeni bir sefer ayarladık ünlü havluyu düşüren Fatih abiyle. Fakat bu sefer iki kişi daha ekledik kontenjana. İkisi de fatih abinin ve benim çocukluk arkadaşlarımız olan ismet ve Ercan abiydi. Bu arada ben, fatih, ismet ve ercan abi fi tarihinden yani çocukluktan beri arkadaşlarız. Onlar aynı yaştalar, ilkokuldan lise sona kadar aynı okullarda, şaka değil ama lise 1 de de aynı anda sınıfta kalarak liseyide aynı sınıfta okudular. Eski diziler gibi hepimiz birbirimizi, ailelerimizi, içimizi dışımızı mahalleden tanıyoruz. Şu an hepsi başarılı birer iş adamı kendi çaplarında ve bağımız hiç kopmadı, zaten o tip mahallerde yetişenler bilir herkes aile gibi olur. Benden altı yaş büyük olmaları sebebiyle küçüklüğümüzden beri benim her türlü yaramazlıklarıma, çakallıklarıma koştukları için bu gezimize biraz zor ikna oldular doğrusu. Fatih abinin ve benim daha önceki gittiğimiz seferlerden anlattıklarımız çekici gelmese zaten böyle bir riske girecekleri yok, işin içinde ben olduğum için de, anlattıklarımıza ve çektiğimiz fotoğrafları defalarca göstermemize artık dayanamadılar. Zaten Ankara da yeterince kahrını çekiyoruz bide yaban ellerde çekmeyelim derlerdi hep benim için ama yine de kıyamazlar, ne dersem yapmaya çalışırlar sağ olsunlar, karşılıklı tabi ki. Gitmeden önce, zaten siz anlatırken hep abarttınız, bakalım göreceğiz orada nasıl diye, bayağı bir yüklendiler bize ama biz her seferinde fatih abiyle birbirimize bakıp sinsi bir gülüş eşliğinde anlattıklarımız yaşayacaklarınızın yanında hiçbir şey gencolar, sadece biz size demiştik demek için anlatıyoruz derdik. Bizde ne zamandır beraber gitmek için sıkıştırdığımız arkadaşlarımızın gelmesi ve de onların ilk seferi olacağı için biraz konforlu olsun diye, zaten ercan abi rahatına düşkün adamdır, başkasını kabul etmez. Bu ani kararın ardından hemen sıcağı sıcağına bilgisayar başında Thy den aldık biletlerimizi. Ben ve fatih abi de bir kere daha ve bu seferde hep anılarımızı anlattığımız çocukluk arkadaşlarımızla gitmenin vermiş olduğu heyecanla, İsmet ve ercan abilerdeki ilk defa gitmemin vermiş olduğu heyecan birbirine karıştı. Daha gitmemize iki hafta vardı. Biz fatih abiyle gaza gelmiş bir durumda, işte şuraya gideriz, şöyle yaparız demelere başladık tabi bizimkiler bu sefer pür dikkat can kulağıyla dinliyorlar. İşte youtube dan walking Street’in, insomnia’nın videolarına, internetten pattayanın, bangkokun fotoğraflarına, videolarına bakıyorlar. Gitmeden iki hafta her günümüz beraber videolara, fotoğraflara, sitedeki yazılara, yorumlara bakmakla geçti. Bizim iki gazman deli gibi alışveriş yaptılar tayland a özel. O kadar abarttılar ki ismet abinin bavul 32 kg geldi (ortalamadan kurtardık) havaalanında ama normal nerdeyse her gün farklı ayakkabılar, ciks kıyafetlerle aktılar gecelere sosyetik beylerim. Bu tatile gitmeden önceki heyecanlı ve zevkli anları tatil kadar severim ben. Herkes de heyecan tavan.


Büyük gün geldi çattı. Bizim ünlü jetlaglı kardeşimiz Hasan, evli mutlu ve yeni çocuklu olduğu için bu sefer bu kadroya dahil olamadıysa da sağ olsun bizi o bıraktı ve aldı havaalanına tabi şakayla karışık bensiz gidiyorsunuz diye söverek. Gittik Esenboğa Havalimanı’na bagajlarımızı verirken yan kontuara altmış, altmış beş yaşlarında bir abi geldi bavulunu vermeye oda bangkok a gidiyormuş ama kontuardaki görevli kız, abinin ismini bilgisayarda bulamadı. Bu abide demesin mi ben takside gelirken aradım call center ı bileti aldım diye. Biz hepimiz güldük tabi şaka yapıyor diye. Sonra abi kredi kartı şirketini aradı sonra arkadaki bilet satış ofisinden gerçekten de biletini alıp küçük bavulunu bagaja verdi. Bizde şaşkınlık ben konuştum, abi biz sen şaka yapıyorsun sandık, gerçekten de taksiyle gelirken mi aldın bileti dedim. Bu arada abinin adı semih, tamam acayip kalantor ama gerçekten de bi o kadar mütevazi ve komik biri de hem çiftçi (büyük tarlaları ve benzinliği olan) hem de tam esnaf yedi kuşak Ankaralı bir abimiz, bizimle hiç sıkılmadan üşenmeden muhabbet etti anlattı da anlattı gerçekten de çok kaynaktı kulakları çınlasın. Semih abi bangkok a gidiyormuş belki oradaki duruma göre phuket e geçebilirmiş duruma bakarak. Bizim uçağın kalkmasına daha bir saat vardı. Bizde semih abiyi uçuş kapısında aldık ortaya başladık sohbete muhabbete. Semih abi ilk yalan olmasın 87 mi 86 mı o yıllardan beri gidiyormuş tayland a. Ben ve fatih abi atladık hemen tabiki de nasıldı o yıllar abi diye. Oda önce bir iç çekti keşke o günler gibi kalsaydı da sizde görseydiniz beyler dedi. O zamanlar Pattaya bizim anadolu ilçelerinin büyüklüğü kadar, bu kadar lüks yokmuş ama her şey de bir o kadar doğal ve içtenmiş. Zaten dört beş senedir pattaya ya çok fazla gitmemiş o yılları gördükten sonra. Ben tabi hemen bir eski tonys club geyiğine girdim. Benim yaşıma göre 12 sene önce benim ilk gördüğüm club tı ne de olsa pattaya da. Onun da oralarda görüpte beğendiği son clubmış zaten eski Tonys club. O günler kötünün iyisiymiş ona göre, şu anki duruma bakarak ama tabiki bence görüp geçirmişlikle ve yaşla da alakası var. Şimdi de kafasına estikçe bugünkü gibi 1 haftalığına, onbeş günlüğüne gidiyormuş tayland a, Ukrayna ya veya Kıbrıs’a. Kaç sefer gittiğini kendisi bile hatırlamıyor. Uçağa binmeden vedalaştık ne de olsa o en önde businesta bizde en arkadaydık ama çağırsak ve uçak dolu olmasa hiç çekinmeden o meşhur portakal suyunu bırakıp gelirdi yanımıza o kadar bizdendi ne de olsa toprakla uğraşıyordu.
Neyse biz baş başa kalıp ve de bizim iki genç ilk defa gitmenin ve semih abinin anlattıklarının da vermiş olduğu heyecanla gittik istanbul a, oradan da atlayıp uçağa ve mutlu son bangkok a indik. Heyecan var dedik ya aynı anda birkaç uçak daha inmiş herhalde bizimle aynı zamanda, pasaport sırasında arkada kalmamak için hızlı adımlarla geçtik pasaport sırasına. Tabi hepimizin suratında bir sırıtış ile. Biz fatih abiyle uçaktan inince gelen baharatlı ve nemli havayı bile anlattığımız için bizim gençler her şeye hazırlıklıydı. Bu vesileyle oradaki havadaki koku, yok ne biliyim sokalardaki koku, yok yemeklerdeki koku diyen burunu çok hassas, sanki parfümeriden dışarıya çıkmayan chanel’in baş parfümörü konumda, hayatında hiç sanki kötü kokuyla karşılaşmamış olan, bünyesi çok hassas arkadaşlara daha önce defalarca yazılmasına rağmen tekrar tekrar önermiyorum buraları, 24 saat bok kokusu onlar için. Bizim tabii hayatımızda burnumuz boktan çıkmadığından zaten, la bize her yer Angara, fakat burada yazılanlara bakıp okuyup, hazırlıklı gidipte çokta abartıp ( bakın abartıp diyorum, tabiki de hepimiz çok rahatsızız o kokulardan) sürekli üst üste şikâyet etmek ve tekrar tekrar gitmek işte çokta şey gibi, bildiğiniz boktan durumlar bana göre. Sonuçta bu yazılarımızı pattaya belediye başkanı okuyup adama bir anda aydınlanma gelecek değil onlarda bu durumdan rahatsızdır veya turistler rahatsız oluyor diye adamların geleneği olan çünkü bazı evlerde mutfak bile yoktur, sokakta yemek yapma ve yeme kültürlerini bir anda kesmeyeceklerdir. Bunların hepsi tabiki de turist kaybetmemek adına zamanla düzelecektir ki son gittiğimde sokaklar biraz daha temiz ve bakımlıydı. Bu arada ben böyle bir sıcak görmedim tatilimiz boyunca, gerçi mayıs ayı en yüksek sıcaklık ortalamasının olduğu aylardan ama bu sene normal üstü bir sıcaklık varmış orada yaşayanların dediğine göre. Neyse biz geçtik sıraya, pasaport sırasında geyiğe devam ediyoruz beş dakika sonra arkamızda inanılmaz bir sıra oldu. Dedik iyi ki acele etmişiz ama keşke etmeseymişiz. Sırada beklerken dedim şu uçakta doldurduğumuz ülkeye giriş için verilen giriş kartlarını herkes çıkarsında pasaportun arasına koysun, şimdi sırada kontrol edecekler dedim ve birinci bomba patladı. Bizim iki şaşkında heyecandan formları uçakta unutmuşlar. Biz fatih abiyle tabi bir arkaya baktık birde bunlara. Pasaport kontrolüne gitmeden sıranın ortalarında ilk kontrol eden polis ablaya da geldik tam o sırada tabi bir baktı bizim kahramanlarda form yok, biz o güzelim 5 bilemediniz 10 dakikalık sıradan bu canım arkadaşlarımıza tabi ki de söverek sayarak çıktık, yeni formları doldurduktan sonra 20-25 dakikalık yeni sıramıza girdik. Adamlarda tamam bir sürü pasaport kontuarı var, normalde ne kadar kalabalık olsa da çok beklemezsiniz ama bu kadar kalabalıkta olmazdı normalde. Gerçi fatih abiyle benim için iyi oldu bütün stresimizi attık bu sövmelerle. Gerçi ismet ve ercan abi de çokta fifiydi dediler, güldük geyik çevirdik, sıradaki tiplere bakarak. Bu arada ben bugüne kadar defalarca gitmeme rağmen neden olduğuna halen anlam vermediğim bir şekilde belki de her yerde wi-fi olduğu için mi yoksa da nasıl olsa da işler güçler nedeniyle telefonla konuşup zaten giren girdi diye mi, oradan hiç hat alamadım. Biz ercan abiye oradan hat aldık. Sizde alırsanız ais, truemove ve dtac adlı üç büyük şirket var, sizin alacağınız hizmet tourist sim yani turist hattı diye geçiyor, dtac ve ais de fiyatlar aynı 15 günlük 600 bahta 6gb a kadar hızlı, sonrası yavaş sınırsız internet ve 100 bahtlık konuşma, truemove da yine 600 baht, 8 gb a kadar hızlı sonrası yavaş sınırsız internet fakat 50 bahtlık konuşması olan tarifeler veriyorlar, alırsanız da sizin için hemen telefonunuza hattı takıp, ayarları yapıp, eski sim kartınızıda kaybetmeyin diye yeni hat kartonuna bantlayıp verip, her şey hazır şekilde telefonunuzu kullanabiliyorsunuz. Fiyatlar geçen senenin fiyatı olduğu için üç aşşağı beş yukarı değişmiş olabilir. Kontörünüz bitince de bilumum 7/11 (seven-eleven) marketlerinden yükleyebilirsiniz. Bu arada pattaya da her yer 7/11 (seven eleven) ve family mart adlı 24 saat açık küçüklü büyüklü marketlerle dolu, hiç beklemediğiniz ara sokakta bile önünüze çıkabilir. Bu marketlerin en ufağında bile aradığınız temel ihtiyaçlarınızı uygun fiyata bulabilirsiniz.

Bu vesileyle bu gittiğiniz ufacık marketlerde bile hiç ihtiyaç olmamasına veya bizim burada tek kişinin bile döndürebileceği iş yerlerinde dört, beş kişinin çalıştığını göreceksiniz. Bu orada uygulanan kural gereği, her iş yerinde çalışacak minimum kişi sayısı belirleniyor ve bunun altına düşemiyorsunuz. Tabii halkta çalıştığı için işsizlik oranı dünya ortalamalarının çok altında şaka gibi binde yedidir. Bunun dışında telefon olayı içinde bana göre kızlarla her türlü iletişim için line programı yüklü, internet olan bir telefon yeterli. Oradaki herkes bizdeki whatsapp gibi line kullanıyorlar, gerek arama, mesajlaşma veya görüntülü arama için kullanılabilir. Bu arada taylandın para birimi olan bahta gelelim. Baht ve TL oranı şu günlerde yaklaşık 1000 baht 180 Lira civarı, ama on iki sene önce inanmayacaksınız ama aranızda yaşayıp görenler olduğu için bugünün parasıyla yaklaşık 1000 baht 40 liraydı. Yani daha basit olarak şöyle anlatayım bugün 1 Lira 6 baht ederken, 12 sene önce şaka gibi bir oranla 1 Lira 26 baht yapıyordu. Kimse yanlış anlamasın dolar veya euroyla değil doğrudan iki ülke para birimi arasındaki oranları yazdım. Yani basit bir anlatımla dolar, euro bizde şerefsiz dış güçlerin baskısı ve negatif tavırlarıyla artınca onlarda bu kadar kötü niyetli baskılar olmayınca artmamış ve adamlarda enflasyon neredeyse aynı kalmış ve yok gibi bir restaurantta 12 sene önce içtiğim çorba 100 bahttı, 12 sene sonra bugün aynı restauranttan çorba içerim fakat aynı fiyata şaka gibi ama bugünde 100 baht, fiyatların çoğu oraya göre neredeyse sabit kalmıştır bilen bilir. Okuyunca bilmeyenleriniz tabi ki de şok olmuştur. Hatta benim gibi bizzat yerinde yaşayıp bilenlere bile okuyunca gerçekten bu oranlar şaka gibi gelebilir ama maalesef gerçek bu ve gittiğimiz her sene bu gerçekle yüzleşiyoruz. İnternetten finans sayfalarından teyit edebilirsiniz. Adamların ekonomisi ihracat ekonomisi, üretime doğrudan bağlı ve turizmden net gelirleri dünyada üst sıralarda olup her sene giderek arttığı için ,işin acı tarafı bize de yıllık 35-40 milyon arası turist geliyor, onlara da aşağı yukarı aynı sayıda turist geliyor fakat bize gelen turist 1 döviz bırakıyorsa onlara giden turist tam dokuz katı döviz bırakıyor. bölgelerindeki en güvenli görünen ülke ve bizim gibi maalesef sürekli dış güçlerin oyunları, şerefsizlikleri ve savaşların arasında kalmadıkları için rahat büyüdüler. Bir de uçak bilet fiyatları zaten git gide ulaşılmaz olmaya başladı ve uçuş firmalarının her sene zarar açıklamalarından dolayı artık eskisi gibi sürekli kampanya da yapmıyorlar. Kampanya yapınca herkes ne var ne yok yumulsun artık bence. Yani uzun lafın kısası bizim gibi orta şekerli kişilere bundan sonra tayland artık uzak bir hayal veya cidden sıkı (mevcut sosyal hayatı sıfırlayarak) bir para biriktirme amacı olacak. Neyse bu kadar moral bozduktan sonra devam. Pasaport kontrolü derken, bu arada pasaport kontrollerinde, bir kaç sene önce taylandın yakın tarihinde ilk ve en kanlı bombalı eylemi bangkokta yapılmış ve bunu yapanın üstünde de her ne kadar çin uyruklu olduğu sonradan anlaşılsa da, sahte Türk pasaportu çıkması sebebiyle kamuoyunda oluşan önyargı nedeniyle bize karşı tavırları eskiye göre bayağı bir sertleşti pasaport kontrolünde. O yüzden ne olur olmaz, bizim yan kontuarda duran tanımadığımız genç bir kardeşimizin başına geldi kendi gözlerimizle gördük, artiz bir pasaport polisi bu kardeşimizden kalacağı yerin voucher yani rezervasyon kâğıtlarını istedi, kardeşimizde bizim gibi yanına almamıştı kağıtları, sıradan çıkarmıştı çocuğu artiz, kağıtları bastır gel diye, ben de pasaport kontrolüne gelmeden orada bulunan yaşlı teyzelerin çalıştığı bir mağazadan rica ederse bir çıktı alabileceğini söylemiştim. Bizim pasaport polisi melek gibiydi ve de ben bilerek giriş formunu daha önce çokça bulunan taylanda giriş çıkış vizelerinin olduğu sayfaların arasına koyarım, gerçi zaten bilgisayardan görüyordur ama hep nolur nolmaz. Fakat sizin aklınızda olsun kılın birine denk gelirsiniz, gelmeden otel voucher kağıtlarının çıktısını alıp gelmekte fayda var. Otel rezervasyonunuz yoksa da o sıradan çıkıp o polisin sizi görmeyeceği yeni bir sıraya da girip şansınızı deneyebilirsiniz. Neyse biz kontrolü geçip, bavul kontuarının önünde kalan son bavullardan birkaçı olan bavullarımızı da alıp taksiyle pattaya ya gitmek için gelen yolcu katına çıktık. Hepimiz de heyecan ve mutluluk. Biz üçümüz dışarıdaki sigara içme alanında memleketten getirdiğimiz sigaramızı içerken, fatih abide, ben de taksi ayarlayım dedi. Bu arada benim gibi sigara içenler oradaki sigaraların tadını beğenmeyecek, üstündeki çok güzel ve iç açıcı fotoğrafları ayrıca beğenecek olsa da fakat memleketten de bir kartondan (200 adet sigara) fazlasını getiremeyeceğimiz için, o getirdiğinizi, havaalanından veya aktarmadan ucuz diye aldığınız kartonu da kapılardan çıkmadan bavulun içine koyun nolur nolmaz, fakat bir kartondan fazla getirmeyin (yakalanınca aman diyim cezası saçma bir şekilde çok fazla, yanlış hatırlamıyorsam yakalanınca kişi başı 400-500 dolar civarında) O yüzden o bir karton bitince sigarayı bırakmayı düşünebileceğiniz bir yer aslında tayland. Sigara fiyatları bizimkiyle aşağı yukarı aynı . Tam sigaralar bitti, fatih abi taksiciyi bulmuş karşıdan bizi çağırıyor.


Mini van bir taksi 1100 bahta, otoban ücreti dahil, ayarlamış ama keşke ayarlamasaymış. Gerçi nereden bilecek oda kavun değil ki seçesin ve ikinci bomba arkadaşlar taksi şoförü dayı kusura bakmasında tam bir mal çıktı. Sen ne ara taksi şoförü oldun bırak taksiyi ne ara şoför oldun dayı dersiniz. Biz bindik neyse bizimkilere heyecanla anlatıyoruz işte burası tayland, trafiği ters sağdan, binaları böyle, bu büyük kulelerin çoğunluğu bizdeki gibi son on beş yılda yapıldı, adamların ekonomisi japon ekonomisine ve turizme doğrudan bağlı olduğu için ışık hızıyla yükseldi, on – on beş sene önce en lüks araba mersedes manda kasayken şimdi bir yanımızdan ferro bir yanımızdan lambo geçer geyikleri, yolları, arabaları işte buranın havası, doğası, ağacı, çiçeği, böceği derken bir yirmi dakika geçti daha biz ilk otoban gişelerine gelemedik. Normalde havaalanından çık insana benzer bir taksiciyle on dakikada ilk gişelerdesiniz. Neyse biz yavaştan kıllandık bu dayıya fatih abiyle. Gişeleri geçtik dayı taktı cruise controlü 90 km hıza iki eliyle de sıkıca, yeni gelin gibi direksiyondan tutmuş gidiyor. Biz dedik heralde ilerde radar madar var o yüzden ama biz en sol şeritte kamyonlarla gidiyoruz sağımızdan geçen geçene. On dakika sonra fatih abi önde oturuyordu. Dedi dayıya biraz bas diye ama dayıda ingilizcede mafiş ,çok az ne dediysek anlamıyo. Biz dedik fatih abiye nasıl anlaştın diye elle melle anlaştım diyo. Neyse çokta önemli değil zaten ingilizce bilmesi tabi insan gibi sürseydi. Sonra bir bomba daha telefonu çalıyor açmıyor, arka arkaya üç dört kere aradı arayan. Dedik açsana yok, direksiyonu gösterip, araba sürerken konuşmam tarzında bir şeyler diyor. Biz aç hoparlör moparlör diyoruz anlamıyor yok diyip duruyor adam tam bir örnek insan, ehliyet sınavına girmiş yeni öğrenci çıktı dayının içinden. Biz tabi hemen bir benzinlikte dur sigara içeçez dedik tabi el kol hareketleriyle destekleyerek anlasın diye. Biz böyle dura kalka, kendimize dayıya soğuk kahveler, çörekler alarak tam üç saatte vardık otele ama dayıya Türkçe demediğimizi bırakmadık. Anlamıyor ya nasıl olsa güle güle hem de onu da kırmadan dökmeden. Her durduğumuzda öne farklı bir kişi geçiyordu. Yani ortalama hızdan korkuyordu desek ki, sorduk sonra başkalarına öyle bişey yokmuş daha orda, o kadar çok durduk ki, yarısını bugatti chironla son sürat gitsek yine ortalamayı tutturamazdık o kadar yavaştı dayı. Zaten ceza geldiyse de alt limitten gelmiştir, bu kadar yavaş gidipte trafiği tehlikeye attın diye. Tüplü kamyonlar yanımızdan gülerek geçiyordu. Şans işte ilk saatimizde iki vukuatla başladık tatile, bide bangkok taksisiymiş. Dedik dayının evde canı sıkıldı, 60li yıllardan beri trafiğe ilk defa çıktı heralde. Zaten pattayanın içine öyle bir yerden girdi ki oteli biliyo heralde kestirmeden gitcek dedik hiç umudumuz olmadan, fakat öyle bir yerlerden geçti ki biz bile şaşırdık yolu, nerelere gittiğimizi en az dört beş yere sordu. Neyse en azından gençler ufak bir kuzey pattaya turu ve bizim bile görmediğimiz ara sokakları görmüş oldular bu vesileyle, sonunda otelimize geldik. Dayıya sana da oda tutalım gitme kal sen şimdi bu kafayla pattayadan çıkamaz bangkok diye chiang mi ye falan gidersin veya anca sabaha gidersin eve, birde yenge de telefonla arıyor açmıyorsun eve gidince dayağı yiyeceksin zaten dediysekte anlamadı garibim gitti.


Neyse otelimiz walking streetin sonundaki siam bay shore otel, fiyatı biraz yüksek ama konumu tartışılmaz, odaları da resepsiyondan rica edip yenilenen bölümden ve üst kattaki odalardan alırsanız gayet güzeldir, benim ve fatih abinin her zaman geldiğimiz aynı otel. Otele bu kadar para vermeye gerek var mı derseniz, tabiki de daha ucuz hatta daha güzel oteller illa ki vardır ama özellikle gerek yeri, gerekte temizliği bakımından iyi bir oteldir. Zaten herkesinde bildiği gibi bu otelden kat be kat pahalı bir sürü otel daha var. Ama vartutre abiyle geçen sene kaldığımız march hotelin de tadı damağımda kalmıştı. Zaten bizimkiler ilk defa gelmese tekrar marcha giderdim kesin. Fiyat performans on numara bir otel, bu fiyata bir otel arıyorsanız herkese öneririm. Hem yeni, bir kaç yıllık otel hem de çalışanlar özellikle o resepsiyon müdiresi efsane iyi ve yardım sever insanlar. Neyse biz odalara geçip bavulları atıp, hızlıca bir duş alıp şort, tişört ve terliklerimizi giyip kısa bir geyikten sonra hem karnımızı doyurmak hem de gezmek için doğruca central festival alışveriş merkezine doğru yola çıkalım dedik. Ve tabiki de walking streetin içinden yürüyerek 2. Plaj yoluna çıkıp tuk tuka binelim dedik, pattaya da ulaşım çok rahat herkesin yazdığı gibi, taşımacılıkta artık bir marka, lüksün ve emniyetli taşımacılığın simgesi arkası açık oturma yeri olan kamyonetlerle yani hepimizin bildiği oradaki adı tuktuk larla deniz kenarından walking street yönüne gelen yol yani 1. Sahil yolu, ona paralel bir üstünden walking street tarafından pattayanın içine doğru giden 2. Sahil yolu ve onunda üstünde tehlikeli bir gidiş geliş trafiği olan soi buakhao yolu, olan önemli üç ana hatta sahip. Çiçek abbas gibi anlattık ya neyse. Herkese çay, şakirr hariç. Daha bir sürü hat varda bunlar önemlileri. Yani birincisi geliş diğeri de gidiş için kullanılıyor. İçinde başka yolcu olan tuktuklara kaldırın elinizi binin, ineceğiniz yere gelince oturduğunuz yerin üstünde bulunan zillerden birine basın, inince şoföre verin adam başı 10 baht işlem tamamdır. Bunun dışında boş gördüğünüz her hangi bir tuktukla binmeden önce pazarlığınızı yapıp, taksi gibi de kullanabilirsiniz, bizim gibi kızlar falanda geldiği zaman kalabalık olduğunuzda veya gece çıktığınızda kızlarla kullanabilirsiniz. Onun dışında her yer motor taksi, gündüz fiyat pazarlığınızı dibine kadar yapın ama geceleri çok yakın veya çok uzak değilse fiks 100 baht isterler. Kız arkadaşınızı motorda da araya alıp veya arkadaşlarınızla farklı motorlara binip şoförlere gaz verip vurmalı, dürtmeli, sövmeli gideceğiniz yere kadar trafikte kapışabilirsiniz. Bu arada şortla terlikleri giyip odalardan çıktık, Ercan ve ismet abi ilk defa walking street ten geçeceklerdi. Hava kararmak üzereydi, biz fatih abiyle başladık Sultan Ahmet’teki tur rehberleri geyiğine işte burası size söylediğimiz ve de fotoğraflarda ve videolarda gördüğünüz meşhur walking street, arkamızda görmüş olduğunuz mixx disco, yanımızda king sea food (eski yerindeydi, tabelasındaki good guys go to heaven, bad guys go to pattaya yazısını görünce zaten koptu bizim yiğidolar, hemen havaya girdiler), marine,lucifer,808 discolar, gogolar vs.. sokakta hafiften hareketlenmeye başlamış, go go kızları ve dansçı kızlar yeni yeni geliyor, heryer ışıl ışıldı.

İnsomnia nın önünden geçerken ercan abinin gözler ışıdı. Dedik evet burası her geceyi noktalayacağımız yer. walking streetin girişindeki yazının altında (bu yazının olduğu yere giriş kapısı diyelim) selfie çekip, 2. Sahil yolu (second road) a geçtik atladık tuktuka doğruca Central festival alış veriş merkezine. Bu vesileyle gelelim oradaki alış veriş merkezlerine. Walking streetin giriş kapısından çıktınız sağda yukarı doğru 600-700 metre çıktığınızda sağınızda tuk com alış veriş merkezini görürüsünüz, oradan tüm elektronik ihtiyaçlarınıza bakabilirsiniz, tabiki de dibine kadar pazarlık yapıp, dışarıda başka gördüğünüz yerlerle fiyat kıyaslaması yaparak. Yine walking street kapısından çıktınız 2. Sahil yoluna, bindiniz tuktuka sırasıyla,solda royal garden plaza, onu biraz geçince sağda the avenue, onu geçince solda ucuz giyim merkezi mike shopping mall, onu da geçince yine solda central festival alış veriş merkezi ve central pattaya yolu (1. ve 2.sahil yolunu dikine kesen büyük cadde) üzerinde 2. Sahil yoluyla 3. arasında yemek adına birçok şey bulabileceğiniz süpermarket olan big c market. Bunların dışında daha bir sürü alışveriş merkezi var. Siz kafanıza estiğine girin çıkın hoşunuza giden şeyler bulursunuz. Central festival e girdiğimizde hepimiz o kadar acıkmıştık ki doğruca 5.kattaki all seasons restauranta a ver 339 baht sınırsız ne yersen, çorbasından, bifteğine, dondurmasına kadar. Fatih abiyle düşündük bizim gibi dört tane zebellah gibi aç Angaralıları anca burası keser diye hem fikir bir şekilde taarruza geçtik geçmez olaydık. Kasadaki çocuk gözlerimizden mi yoksa Antalya ya gelip ilk defa açık büfe gören ruslar gibi tabağa yemesek de ne kadar tatlı tuzlu yemek varsa alt alta, üst üste koyacağımızdan mı korktu, pıstı kaldı garibim. Utanmasa dükkanı kapatacak, kepenkleri indirecekti. Her ne kadar insan gibi bir giriş yapmasak ta, sonuçta insan gibi yiyip kalktığımız için sorun olmadı. Lezzet olarak üst düzey olmasa da çok açsanız ve bir anda içinize ejderha girip canınız sınırsız et çektiyse veya doymayacak hissine kapılırsanız öneririm. Tabağınıza aman yiyeceğiniz kadar azar azar, sıcak sıcak alın, çok fazla yemek kalırsa onun da parasını ayrı alıyorlar, şaka değil. İsraf için aslında süper bir yöntem keşke bizim otellerimizde de uygulasak o kadar apaçiye karşı. Onun dışında da bir daha gitmedik, biz bazı sabah kahvaltılarımızı ve bazı öğünlerimizi yine bu alışveriş merkezinde yine 5. Katta köşede bulunan ala Turca adlı, abi kardeş iki vatandaşımızın işlettiği Türk restaurantında yaptık.
Şimdi bu konu vesilesiyle gelelim oradaki Türk lokantalarına. Ben pattaya da bugüne kadar gittiklerimden üç Türk lokantasına giderim önerilerimden bir tanesi tabi ki de adaşım ve naif adam Ali abinin işlettiği central pattaya yolu üzerinde (1. Sahil yolundan, 2. Ye giderken sol tarafta) döner king restaurant, diğeri ala Turca ve son olarak benim için ritüel ve vazgeçilmez olan abartısız nerdeyse her gün akşam veya gece döner yediğimiz (ne de olsa angaralı iyi döneri görünce çöker) gölbaşılı arda ve babasının işlettiği maaile çalıştığı ve her yazımda belirttiğim tam bir aile dönercisi olan walking street in giriş kapısının 15-20m yukarısında sağ tarafta tabelasında bayrağımız olan küçük ama sevimli bir dükkan olan pumpui dönerdir. Ben daha önce anatolya veya istanbul kebapa veya başka Türk restaurantlarına gitmedim orada. O yüzden gitmediğim yerler hakkında yorum yapamayacağım kimse yanlış anlamasın fakat gittiğim bu üç restaurantı da öneririm. Gelelim fiyat politikalarına. Ben daha önceki yazılarımda yazdığım gibi çok şükür birkaç ülke gezme fırsatım oldu gerek iş, gerekse de gezme amaçlı her gittiğim yerde de varsa en azından bir öğünümü özellikle ilk zamanlar Türk restoranlarına ayırmaya çalışırım, hem yemek hem de birinci ağızdan orada yaşayan, hayatını kazanmaya çalışan bizim insanımızla sohbet edip, belki de son dakika gerçekten çok önemli uyarılar ve bilgiler alabilecek almamdan dolayı. Şimdi aranızdan hemen atlayacak olanlar var çok iyi biliyorum. O kadar yol gitmişim Türk yemeğimi yiyeceğim diye. Yemek isteyen yer, istemeyen yemez orası ayrı, saygım sonsuz ama bende dikkat ederseniz en az bir öğün diyorum, komple oradan çıkmıyorum demiyorum. Niye bir öğün, madem bu kadar seviyorsun diyenler olacak, çünkü bazı gittiğim şehirlerdeki Türk lokantalarında menü bile yoktu yani fiyatlar belli değil, gelenin tipine göre şaka değil, giden gören ve yiyen varsa iyi bilir. İşin Türkçesi bunlar gibi kansızlara hemşeri hemşeriyi gurbette öyle böyle değil fantezi yapa yapa yapmak makbul geliyor herhâlde ondan. Bende bu tip yerlerde en fazla bir çorba içer çıkarım, kapısının önünden geçmem, orada o kısa zaman zarfında tanıştığım olursa da oraya gitmek isteyenleri de vazgeçirtirim. Biz gelelim pattaya ya, bu gidip beğendiğim üç resaturanta da gidin menüsü var. (yazması bile komik ama başka şehirde ilk seferimde bir çorba, kuru fasulye pilava 30 dolar verince inanın komik gelmiyor), fiyatları belli, sürpriz son yok hatta ala Turcanın tek sevmediğim yönü olan alacağı hesabın %10 garsoniyesini bile açıkça yazmışlar adamlar. Döner king Ali abi candan muhabbeti olan görmüş geçirmiş belli tam esnaf, pumpui döner arda adam gibi adam, babası, annesi, ailesi, sevimli oğlu tam bir aile işletmesi. Yanlış hatırlamıyorsam ayvalıkta yine restaurant işletip olmayınca pattaya ya gitmişler, yani yaşamlar zor ama yaşayana. Arda burada olsun canım yemek çeksin çekmesin muhabbete giderim ardaya ve babasına(acayip kilo vermiş baba bu arada). Ala Turca tertemiz, yemekleri yapan abi japonyadaki fırsatı bırakıp gelmiş kardeşiyle işletiyorlar, alışveriş merkezinin içinde kim bilir kaç lira kirayı çıkarmayı çalışıyorlar. Şimdi birçok kişi, banane ben yediğime fiyatına bakarım diyip geçiyor kendince haklı ona da saygım var. Bence yani benim fikrim daha da anlamayan olursa benim düşüncem buradaki bu üç restaurant ta gayet düzgün, amacı geçirmek olmayan, bana göre fiyatları dünyanın bir ucunda yediğin ter temiz ve leziz Türk yemeğine göre gayet uygun, Ankara ve İstanbul daki orta ayar ( esnaf lokantaları değil orta, yani ne alçak ne de üst düzey, sosyetik balık lokantası ayarı da değil) restaurant fiyatları. Yani pattaya da değil de memleketinizde bu ayar bir yemek isterseniz ödeyeceğiniz fiyatla aynı hatta biraz daha altında. Ben diğer ülkelerdeki geçirici esnaflarımızı (ki onlara zerre kadar hak vermiyorum, yapıyorsan da hakkınla, yapamıyorsan da kararında bırakacaksın ki oraya gelen el de olsa fark etmez ama en azından senin milletin) gördükten sonra pattayadakiler melek geldi benim için. Bir sıkıntınız olduğunda da sizi hiç tanımasa bile oradaki elin oğlundan çok daha fazla ilgilenirler emin olun , tecrübeyle sabittir, bu da en önemli not. Kimse yanlış anlamasın benim amacım kesinlikle gidin şurada yiyin için demek değil bu restaurantların sahipleri de beni sadece Angaralı eski boksör Ali olarak bilirler, herkes gibi sıradan müşteriyim, sadece benim görüp beğendiğim ve de tavsiye edebileceğim yerlerden sizi de haberdar etmek ve inanın benim gibi diğer ülkelerdeki öyle sadece adı Türk restauranları olan sahtekârları görenler hak verecektir. Yoksa gidin 7/eleven a veya family mart a alın bilumum çeşit çeşit paketlenmiş pilav, noodle, hamburger, cheseburger veya tavuk, kasada ısıttırın veya alın tost ekmeğinizi arasına sürün ne istiyorsanız, minimumunda minumumu harcarsınız yemeğe. Birde hiç bir zaman nedense anlamadığım bir konu, zerre kadar sevmediğim ingilizler bile kendi kahvaltı evlerinden, restaurantlarından, barlarından başka bara daha ucuzları ve daha güzel yerde olanları olmasına rağmen çoğunlukla gitmez, avustralyalılar aynı, almanlar desen aynı ama biz bizden olana hem de iyi olana gidince, tüh kaka. Arkadaş o kadar yol gittin de, illa gittin diye sabah balık veya tai yemekleriyle güne başlıyorsan şapka çıkarırım zaten lafım sana değil. Bizde balığımızı da yeriz, clubden çıkınca veya arada kızlarla gidersek tai yemeği de yeriz, illa bize çeek bir buçuk adana demeyiz olur olmadık her yerde, ama can çekiyor fırsatını bulunca illa ki bir Türk yemeğimizi yeriz. Oralara gidince egzotik takılacağız diye bir taraflarımızı yırtıp antin kuntin bilmediğimiz her yemeğe de entel, dantel görünmek için atlayıp motoru, şanzımanı indirmeye hiç de gerek yok.
Neyse biz yemeklerimizi yiyip, rahatladıktan sonra biraz alışveriş merkezi turu yapıp sahil yolu tarafından çıktığımızda çoktan akşam olmuştu ve sahil yolu hafiften dolmaya başlamıştı bile. Biz kumsal tarafından kızlara baka baka, işte kızların şakayla karışık laf atmaları eşliğinde pattaya yı anlata anlata yukarı doğru yürüyorduk. Benim amacım ünlü soi 6 ya girerek bizim acemilere ufak bir hoş geldin töreni. İsmet ve ercan abi daha önceleri böyle bir sokak ve ortam görmemişlerdi biliyorduk. Bizde altta şort terlik olmasına rağmen karşıya geçip sokağa girmemizle işte mekanların kapısındaki show girllerin çığlıkları bir oldu, kimse yanlış anlamasın öyle boyla posla veya yakışıklılıkla alakamız yok ortalamanın bile altında yarma Angara bebeleriyiz, sadece sempatik olmaya çalışıp gülüyoruz, kızların o çığlıkları tabiki de iş ve eğlence icabı dikkat çekmek için herkese yapıldığını çoğu kişi bilir, tiple alakası yok yani, sempatik olun yeter. Ben ve fatih abi gülmekten kopuyoruz ama keşke kamera olsa da ağır çekimde tekrar kere tekrar izlesek dedik. Sokağı tam dönerken ismet ve ercan abi kendi hallerinde salına salına giderken biz fatih abiyle bilerek biraz arkadan geliyoruz pür dikkat bunları izliyoruz, kızları, bağrışmaları ve sokağı görünce karşımızda 32 çarpı iki 64 diş ve kaymış dört gözle beraber nereye baktıkları belli olmayan pattaya merkez patlıyo herkezden iki tip görüyoruz. Karşı karşıya iki mekandan kızlar geldi biri ismet abiyi, diğer kızda ercan abiyi kolundan tuttu 1.85 boyunda 100 kiloluk iki ayıyı biri sağa biri sola çekiştiriyor biz fatih abiyle iyice koptuk bunu gören kızlarda bunlara iyice sıkı sıkıya sarıldı bırakmıyorlar bizimkiler şaşkın, numaradan da olsa kurtulma çabalarıyla kızlara sarılmalar gülücükler, içmeden sarhoş oldu bizim gencolar. Kızlar bizim yanımıza da geldi ama biz gülmekten yere düşmeyelim diye kızlara tutunuyoruz o kadar ama kızlar rahat durmuyor. Asıl bomba ismet abi tutturdu onun kızların bara gidelim, karşıdan da ercan abi tutturdu, sittin sene gelmem ben buradan başka bara, hayda oldu mu seferoğulları ve tellioğulları iki ayrı kutup. Biz fatih abiyle artık gülmekten bayılacağız o kadar ama iş ciddiye bindi, ikisi de oturdu mu bahçelerine, ben ismet abiye, fatih abide ercan abinin yanına gitmeden konuştuk, kızlara üç beş bahşiş, bizimkilere de üç beş akıl verip zorla kaldırdık bunları, ama yolda giderken bunlar şakayla karışık başladılar bizim barın kızları daha güzel öbürü başladı sen şu kızı gördün mü tek başına hepsinden güzel diye atışmalara. Sokağın sonuna gidene kadar asılan asılana elimizden kolumuzdan şakayla karışık çekiştirmeler. Bizimkileri bıraksak her bara girecek apaçiler ama biz fatih abiyle resmen gülmekten kopa kopa çıktık sokaktan. Bu kadar gülmeden sonra rahatlayalım diye doğru masajcıya, biz bu masajımızı ve geri kalan tüm masajlarımızı yaptırdığımız yer olan sivaslı hoş sohbet adam yücel abinin sahibi olduğu baywalk residence otelin karşısındaki masajcıya gittik çünkü geyiği bitiremedik. Bizim ritüeldir her gün akşama doğru otele geçmeden önce günün yorgunluğunu atmak ve geceye hazır başlamak için kesin bir kere ayak masajı yaptırırız, size de öneririm, onun dışında da kafamıza estiğinde zamanımız olduğunda diğer masajlardan istediğimizi yaptırırız. Gittik masajcıya yazık masajcı kızlar ilk başlarda sus demekten yoruldu ama kimse olmadığı için biraz sonra goy goya onları da kattık onlarda rahatlayıp kendi aralarında konuşup gülüşmeye başladı. Tabii dakka bir gol bir olunca ismet ve ercan abi geceyi iple çekmeye başladılar. Otele gitmeden 7/11 a uğrayıp akşam kızlar gelince tam hazırlıklı olmak ve mini bara da yeter yetmez fazla yüklenmemek için bayağı bir şeyler aldık. Otele gidip duş alıp, hazırlandıktan sonra ismet abinin odada buluşup (çünkü herkes hazırlanmış ismet abi bir türlü hazırlanmayı bitirememişti, ne de olsa 32kg bavul farkı beyler) balkonda biraz daha muhabbetten sonra çıktık açılışı yapmaya. İlk başta bir walking streetin sonuna kadar yürüdük, tabii akşam olmuş her yer cıvıl cıvıl, bizimkilerin gözleri bir sağda bir solda hepimizin ilk defa gittiğimiz gibi mutlu ve şaşkın. Dönüşte sensation gogo ve güzel skyfall gogoya girince bizimkiler iyice sevindirik oldu, şaşırdılar ne yapacaklarını elleri ayakları ayrı oynuyor, aşıyı yedi babalar. Bu arada gogolarda bizim taktik bodoslama lady drink (kızlara ısmarladığınız içki, 150-250 baht arası mekana göre değişir. Bizim çokta alışık olduğumuz pavyon hesabı gibi kız içki içtiği sürece sizin yanınızda oturur ve birebir muhabbet eder)yani ilk başta kızların içkisini ısmarlamadan oturur şovları izleriz, oturmak için gelenleri adabınca, gülüp teşekkür eder göndeririz. Çok beğendiğimiz, çıkartmak istediğimiz kız olursa da içkisini alır oturtup hemen konuya gireriz, kızları hiç bir zaman kısa süreli almayız, hep almışsak da gecelik anlaşırız ama gogodan çıkışta doğruca odaya gitmeyeceğimizi bu gece hep beraber insomnia da veya başka bir mekanda iyice eğlenip eğlendikten sonra odaya gideceğimizi söyleriz. Bu düşünceyi duyan ve bizi gerçekten isteyen kızların büyük bir çoğunluğu gülerek ve de en önemlisi isteyerek kabul eder ve sizi orada daha fazla parçalatmaz, hemen üstünü değiştirir gelir. E nede olsa taktikler için angara pavyon geceleri sağ olsun. Bu arada pluse kardeşimin de kulakları çınlasın. Nedenini o bilir, isterse yazabilir. Bana da bu konuda çok güzel bir gece yaşatmıştı, aslan Trabzonlu, mert ve yiğit kardeşim.
Neyse bizim abazanları gogolardan zorla ama gerçekten zorla ellerini kollarını tutuyoruz daha hâlen arkaya baka baka çıkardıktan sonra lucifer ve 808 e şöyle içinden bir tur atıp çıktıktan sonra yarım gibi geçtik insomniaya. Biz bir gün hariç, bizimkilerin isteğiyle her gün alt katta i-barda takıldık gayette güzel oldu. Biz daha kapıda üst arayan bodyguard lardan başladık bizi tanıyan çalışan herkese, bodyguardından, garsonuna, dansçı kızına kadar selam vere vere pattaya ya hoş bulduk dedik. Bizimkiler şaşkın sanki memlekette herhangi bir mekandayız zannettiler, gayette normal zaten içerdeki bizimkilerin çokluğundan memleket discosu olmuştu insomnia. Gelelim insomnianın içeriğine, çokça yazıldığı gibi 100 bahta normal, 500 bahta gold, %20 indirim kartını herkes alabilir, fazla diyenler olursa, bu kartla hem indirim alırsınız hem de puanlarınız birikir ve bizim gibi daha sonra bedava şişe şişe içki alabilirsiniz, gold cardın tek farkı insomnianın üst vip katı var oraya girip çıkmak sadece. Ayrıca bu kartlarla kazandığınız puanları alkol almayanlar varsa veya isterseniz yan tarafta bulunan ve yine insomnia grubuna ait new york diner lokantasında da (yemekleri güzeldir) kullanabilirsiniz. Giriş ücretsiz, insomnia artık 23.00 de hemen hareketlenmeye başlar ve o yandaki koltuklar bir anda biter, benim önerim ilk günden sonraki gideceğiniz günler için önceki gece rezervasyon yapmak. Alt kattaki disconun adı İbar ve şaka gibi ama saat 20.00 ve 22.00 arası biralar 59 baht, insomniada da Saat 22.00 ve 00.00 arası happy hour var tüm içkiler % 50 indirimli o zamanda , onun dışında biralar normalde 150-200 baht arası (indirim kartsız fiyatlar) corona hariç, alkolsüz içkiler 120-150 baht arası, menüde içkilerin karşısında iki fiyat göreceksiniz, ilki indirim kartınız varsa indirimli fiyatı yanındaki de normal fiyatı. Buzlu rengarenk ufak shotlar her beş dakikada bir burnunuzun dibine sokarlar zaten 30 baht, şırıngalı şotlar 95 baht. Yabancı viskiler şişesi 2000-3000 baht arası değişir tabii bir 25 lik chivas, dalmore veya gentelman jack değil tabiki de oranın yerel viskisi sang somda değil ortalama malt viskiler. Biz sürekli 70 lik jack açtırdık 2400 bahta (indirimli) birde tekila açtırdık o kadar. Votkalarda smirnoff,finlandia ve türevleri 2000-2500 baht, gery goose ve türevleri 3000-3500 baht arası değişir. Bu şişelerin yanında içeceğiniz meyve suları(1 büyük kutu),enerji veya kola(6 şişe) türevlerini ve bir kova buzunuzu yanında ücrete dahil olarak getirirler. Neyse biz içeri girer girmez şansımıza hemen dj kabinin yanındaki koltuklara kurulduk söyledik şişemizi indirim sağlayan gold card eşliğinde, biz başladık eğlenceye ama bizimkilerin gözleri gogoların da etkisiyle giren çıkan kızlarda biz başladık oynamaya kendi halimizde takılmaya ve tabii geyiğe devam. Mekan yavaştan dolmaya başlamış bizimkilerde tavını almıştı derken ben wc ye ve arka tarafa biraz ortamı dolaşmaya gidiyorum dedim, bi geldim masada başka kova ve başka şişe. Ben daha şişe kimin demeden hemen fatih abiye çıkıştım el kol hareketi yaparak niye izin verdin, ben masayı paylaşmak istemiyorum, bu gece ilk gecemiz biz bize eğlenelim diye. Ama fatih abi, bi sus apaçi el kol hareketi yapma açıklıcam derken şişenin sahipleri de yanımızda duruyormuş ama ben hiç bakmadım inanın, şişeyi görünce nevrim döndü. Ben garsonu çağırıp kaldırcam derken fatih abi napıyosun oğlum bir dur demesiyle ben de hele şükür kendime gelip kimmiş diye bakmamla masamızı paylaşmak isteyen iki tane afet-i devranı gördüm. Bu arada garsonda gelmesin mi, ben tabii ki de aniden el frenine asılıp bir çakal kasa şahin slx U dönüşüyle, hemen kibar bir şekilde kızlara sordum bir şeyler daha ister misiniz diye. Tabi ki de kızlar yüzüme bile bakmadı çokta haklı olarak. Onlar demesin mi garsona bizi başka masaya al diye. Kızlar da güzel oldukları kadar gururlu hemen gitmek istediler. Bizimkiler de beni lafla sözle, arkadan tartaklamalarla toplu lince başlamışlardı bile. Ben hemen garsonla kızın arasına girip kızdan önce bir özür diledim sonra da gerçekten onları görmediğimi masada zaten yeteri kadar testosteron olduğunu bizim sap fatih abinin de yine sapları sapladığını sanmamla olduğunu eğlenceli bir dille anlatmaya çalıştım, kız bir güler gibi oldu sonra da arkadaşıyla sadece içki içip gideceklerini söyledi. Ben de beni kırmadığı için teşekkür edip hatta fatih abinin altındaki tabureyi zorla alıp bunlara vermemle mevzu tatlıya bağlandı şimdilik. Ama kız yüzüme bakmıyor öyle bir alınmış ki bana. Beni de bu hareketler daha da çekmesin mi kıza karşı. Masadakilere dedim bu kız benim herkes kısmetine baksın isteyene yanındaki kız arkadaşını ayarlarım diye. Bizim çakal tayfa tartaklamalar eşliğinde, ağızlarından içkiler fışkırtarak bastılar kahkahayı tabi. Oldu la dedi ismet abi, sen bunu ayarla gel bide bana kay la, kız yüzüne bakmıyor biz olmasak şişeyi kafanda kıracaktı demesin mi ama beni bilse de daha buraları bilmiyordu acemi tırrek. Ben tabii iyice gaza geldim. Fatih abinin arası iyi tabii kızlarla ,ne de olsa masaya o aldı. Yanındaki kızı sen ayarla ben de öbürünü ayarlıcam dedim. Bu yine ağzındaki içkiyi püskürttü ayıcık. Ben kıza bakıyorum ama kız yüzüme bakmıyor. Göz göze geldiğimizde de kafasını çeviriyor. Tabii herkes pür dikkat beni izliyor, kız bakmadıkça bunlar gülüyor, tartaklıyor ve daşşağa bağlıyorlar olayı. Böyle olmaz dikkatleri dağıtmak lazım diyorum. Hemen ercan abiye yönelip yok mu beğendiğin abi falan diyip ağzındaki baklayı alıyorum. Karşıdaki masalardan birinde iki kız var onları gösteriyor. Bir baktım kızlarda ercan abiye bakıyor zaten kesişiyorlarmış bayağıdır. Tam kalkıp gideceğim kızların yanına iki tane japon veya koreli bebe geldi. Abi dedim geçmiş olsun kızlar gitti. Bunlar kızlara iki bira da söyleyince dedim abi sen başka kapılara bak veya bekleyelim birazdan gogodan çıkan kızlarda gelir onlardan seçersin dedim. Bu yok bunlar olmazsa bu gece başka istemem demesin mi artiz , artiz ne arar la insomnia da dedim o zaman ikimizde ilk gece sapır supur döneriz otele dememle, Japon bebeler kalktı masadan hem de kızları almadan. Ben hemen ışınlandım kızların yanına ikisi de çok güzel ama ercan abinin baktığı ayrı güzel. Ben tabi uçar adım, masaları yara yara kızların yanına gidince bizim masada bana bakmayan güzellik bir anda bakmaya başladı. Bir yandan ercan abinin kızla konuşuyorum bir yandan da bizim masaya bakıyorum. Bizim masadaki kız büyük ihtimalle benim için, hem ayı gibi kaba saba, hem de iki saattir bana bakıp koşar adım başka kızın yanına gitti, deli midir nedir diyordu içinden, çünkü bakışlar aynen öyle, dengesiz hareketlerime bir anlam veremiyor bakışlarıydı, garibim napsın. Hâlbuki bilmiyor ki ben o masaya arkadaşlarım için gittim. Neyse ben bir ercan abinin kızla 10-15 dakika konuştuktan sonra kız tamam ama yanımdaki kız arkadaşımı da birisi alırsa olur dedi. Ben de hemen uçar adım bizim masaya ışınlandım tekrar, bu görev için en iyi isim fatih abiydi tabi ki de. Fatih abiyi de zar zor ikna ettik diyomuşum, adam dünden razı bir şekilde ercan abiyide aldı doğruca kızların masaya yol aldılar. Bizim masadaki afet şaşırdı kaldı. Bir gidenlere bakıyor bir bana. Bizimkiler masaya gidip üstüne de hemen sarmaş dolaş danslara başlayınca, bizim masadaki güzel hemen anlıyor durumu. Ondan sonra başlıyor cilveli cilveli gülmelere. İsmet abide ağzı açık bize bakarak dans etmeye çalışıyor. Elinden gelse işi bozacak şakayla karışık büyük laf söyledi ya kerata. Neyse ben hemen kızın yanına bir kez daha gidip işte kızların masasına gittiğimde beni niye izlediğini şakayla karışık sorup takılırken hele şükür gülmeye başladı. Ben de ondan sonra bir rahatlık tekrar kusura bakmalar falan derken 10 dakika sonra koltukta kucak kucağa çılgın danslarla devam ettik. Tabii ki de koltukta ismet abi oturuyordu onu kaldırırken abi hazırlan bundan sonra sıra sende diyince şakayla karışık kafama vurup, oldu la ölüyü diriyi hallettin gözü bana diktin demesiyle kahkahalar havada uçtu eğlence tam gaz ama ismet abi tek kaldı hemen benim kıza sordum yanındaki kız güzel ve gençti. İsmet abiye ayarlayalım dedim. Kız ilk başlarda çekinse de tamam dedi ama bizim ismet abi on numara beş yıldız adamdır ama o da çok çekingendir. Kız da biraz çekingen çıktı, kızı elinden tuttum en öne aldım, benim kızı da benim önüme aldım. İsmet abiyi de iki kızın araya dörtlü tren şeklinde dans ediyoruz ama bir görseniz ismet abi ne kadar mahcup bunu gören bizim karşı ekip aynı şekilde başladılar dans etmeye. Herkes bi bize bi onlara bakıyo, napıyo bu kopuklar diye. Ama biz kendi halimizde kimseye ne taşkınlık ne de saygısızlık yapmadan sadece eğlencemize bakıyoruz. Neyse ismet abide çekingenliği atınca eğlence tam gaz ama nasıl. Bizim yan loca boşalınca karşı ekipte yanımıza gelmiş sekizli bir şekilde kopuyoduk. Bizim ismet ve ercan abi kopmuşlar bi dans hareketleri görseniz, michael jackson hareketlerinden tutun, disko topundan, apaçi dans şovuna kadar geniş bir yelpazeyle güldürdüler bizi ama tabiki bilerek yaptılar o hareketleri. Gizli kameradan izleyen güvenlikler eminim kopmuştur o gece. Başka yere konsantre olamamış hatta diğer arkadaşlarını da çağırıp çağırıp izlettirmişlerdir, o kadar yani. Bu arada orada kim olursa olsun yanınızdakilere bir saygısızlık veya taşkınlık yapmadığınız ve güler yüzünüzü ve iyi niyetinizi bozmadığınız takdirde, herkes hem size eşlik eder hem de bu enerjiniz ve insanlığınız sayesinde dikkat çekmeniz çokta zor olmaz. Birde eyyy ahali, lütfen artık maalesef bazı tipler için erkek giyiminde vazgeçilmez olan muhteşem üçlüden yani süper lig futbol forması, yeşil kapri ve çoraplı wc terliklerinden vazgeçme zamanı geldi de geçmedi mi? Bir kardeşiniz olarak düz renk sade bir tişört, altına pantolon veya güzel bir şort onun altına da ayakkabı giymek bu kadar zor olamaz ve inanın daha az maliyetli olur gibi geliyor. Bunun tam tersi oranda iyi olduğumuz bahşiş konusuna ise hiç girmiyorum bile herkes herkesten bonkör olduğu için. Kesinlikle unutmadan bu ufak bahşişler öyle zamanlar ve öyle olaylar olur ki, bazen hayat kurtarır tecrübeyle sabittir, önceki yazılarımdan bilen bilir. Bu arada bizim masanın karşısında beşli bir kız grubu vardı. Onlar da benim kızı daha önce tanıyormuş. Habire tekila shot gönderiyorlar bizde boşalan shot bardaklarına viski koyup geri döndürüyoruz aramızda böyle bir sürekli döngü oldu garip bir şekilde. Üç masada beraber danslar kaynaşmalar. O masada çok güzel bir kız var, adı mei kesişiyoruz ama tabiki sadece kesişme bu gecelik. Bizim ikinci şişede bittikten sonra zaten saatte çok geç olmuştu. Çıkışta o üst yola arapların olduğu yere çıkan ara sokaktaki yemekçilerden adını hatırlayamadım yukarıda daha yeni olan, kırmızı koltukları olana oturduk her zamanki ritüelimiz olan yemeği daha biz söylemeden ercan abi söyledi tai usulu tavuk pilavlarımızı. Bir yarım saat kırkbeş dakika orada da kaynattıktan sonra ama bu sefer kızlarda dahil (ben hemen çakallığımla ingilizceye çevirdim ne konuştuysak bizimkilerle, her ne kadar ismet abi defalarca ağzımı kapatıp konuşturmak istemese de kızlarda anlasın diye) cümbür cemaat ismet abiye yüklenerek yemek yedik çünkü büyük laf etmişti acemi asker benim kızı ayarlamam konusunda. Sonra her ne kadar ben seni gaza getirmek için söyledim dediyse de hepimiz koptuk. İlk seferi olduğu için affettik tabi keratayı:) Böyle kalabalık gitmeyeli uzun süre olmuştu ama çokta güzel olmuştu. Böyle güzel bir gecenin ardından ismet ve ercan abiye duşa girmeden önce kıymetli eşyalarını kasaya kilitlemelerini tekrar hatırlatarak sabah kahvaltıda buluşmak üzere herkes odalarına dağıldı.
Ertesi gün hepimiz ilk gece ve yol yorgunluğu nedeniyle ancak öğleden sonra üç buçukta yine buluşma noktamız olan ismet abinin odada buluşup, dün gecenin geyiğini yapa yapa kurt gibi acıkmış vaziyette ali abinin mekana kahvaltı yapmaya doğru yola koyulduk. Tuk tuka biner binmez fatih abiyle beklediğimiz itiraf çok erken gelmişti. İsmet ve ercan abi gerçektende sizin anlattıklarınızın yanında buralar, insanları ve yaşadıklarımız çok daha iyiymiş dediler, rahatlamanın vermiş olduğu mutlulukla. Bende daha durun bu ilk bölüm, sezon finaline daha çok var şerrolar dedim. Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz plaj tarafında biraz ikinci yolda tezgahlara, plajdakilere baka baka yürüyerek pattayayı dolaştık. sonra tekrar ayak masajı yaptırdıktan sonra otele doğru giderken aldık yoldan meyvelerimizi yiye yiye, sohbet ede ede 7/11 a uğrayıp bir şeyler alıp, odalara geçip başladık akşam için hazırlanmaya. Geceye başlarken pumpuide dönerlerimizi yedikten sonra tekrar bir gogo turu yapıp, geçtik ibara. Benim aklım dünkü karşı masadaki kızda, bizimkilerle gündüz geyiğini de yapmıştık zaten. Bu geceki hedefim belliydi, bu tatilde vur patlasın çal oynasın diye düşünüyordum açıkçası. Dünkü yerimizde boş, geçtik kurulduk. Tabii geçerken gözüm karşı masada. Bir baktım dünkü kesiştiğimiz kız olan mei de gelmiş yine aynı yerindeydi. Ben beraber olduğum dün geceki kıza sabah söylemiştim zaten bu gece beraber olmayacağımızı her şey için teşekkür edip parasını verdikten sonra, kırmadan dökmeden ufak bir tebessüm ve gayet sakin bir şekilde. Kız da gerçekten çok iyi bir kızdı hiç darboğaz etmeden zaten anlamıştım dedi. Birde beraberken sevgili muhabbetine yani boş vaatler bölümüne hiç girmemiştim bilerek. Neyse oydu yaşadıklarımız ,karşımızdaki de insan sonuçta devam etmeyeceğiniz kişiye ne yapamayacağınız vaatler verin ne de kendinizden bir şeyler verin bence. İlk defa gidecek olanlar kızlardaki ilgi ve şefkati görünce tabiki şaşırabilirler ama yine de dikkat. Dün dünde kalmış biz bugüne gelmiştik ama Fatih ve ercan abi daha dündeydi ve aynı kızlarla sözleşmişlerdi bile. İsmet abide bu gece mecbur benimle yeni ufuklara yelken açacaktı. Onda ve bende heyecanlı bir bekleyiş başladı bu gece için. Neyse masamıza kurulup beklemeye başladık bu gece olacakları. Karşı masada mei ile kesişerek ve cümbür cemaat dans ederek başladık gecemize. Fatih abiye önceden uyarımı yaparak gittim bu sefer wc ye, ne olur olmaz alır yine masaya birilerini diye çünkü hedef belliydi bu gece. İlerleyen dakikalarda fatih ve ercan abinin kızlarda gelince eğlence tam gaz devam etti. Ben tabi sürekli kesişiyorum mei ile oda beni masasındaki kızlara gösterip gülüyor bir de neredeyse her gelen kız bunlara selam veriyor. Masalarında (iki masa birleşik) zaten beş şişe ve sürekli bir garson sabit gibi. Mekana hakimler yani. Neyse benim dün geceki kızda gelip sadece başıyla selam verip geçince, bu gece onunla olmayacağımı anladı mei ve yüzüne bir gülümseme geldi. İki dakika sonra da dün gece kaldığımız yerden, bitmeyen tekila shot döngüsüne tekrar başladık. Sağ olsun biz dans ederken kendi elleriyle iki shot arkadan garsonda dört shot getirdi. Hep beraber şerefe dedikten sonra ben ismet abinin elindeki shot ı alıp meiye verdim çünkü 6 bardak vardı masada. İsmet abide at gibi, tam dudakları uzatmış içecekken shot bardağını alınca elinden şekeri alınmış çocuk gibi suratı düştü ama çaktırmıyor. Hepimizin elinde küçücük shot bardağı ismet abi de koca viski bardağını şerefe diye ortaya koyunca hepimiz başlıyoruz çaktırmadan gülmeye. Bir bardağa baktım bide ismet abinin yüzüne. Ne bakıyon yavşak hem elimdeki bardağı al hem de madara et diyip bide alttan vurmasın mı şakayla karışık. biz tabi gülerek ve mei ile göz göze gelerek shotları vurduk. İsmet abi de gaza gelip ağzına kadar dolu bardağı bitirmesin mi o hırsla. Biz koptuk orda. O da başlarım senin yapacağın işe diyip gülerek tartaklamalarına devam ederken ben mei ye teşekkür edip masaya davet ettim ama teşekkür edip kendi masasına gitti. Bu sefer ismet abi koptu, bizim şaklatmalı el hareketlerimizden yapıp başladı gülmeye. Ben yine dedim abi bak erken gülüyosun yine , son gülen iyi güler diye. Öyle diyince sustu bu sefer, ben ve herkes hayretler içinde. Yok dedi dün büyük gol yedik bugün de duralım ne olur olmaz, sen kardeşimsin çok iyi tanıyorum da burası çok ayrı bir memleket dedi ama bizimkiler durur mu veriyorlar alttan gazı, yok olmaz çekirge bir sıçrar falan diye. İsmet abi bir an gaza gelir gibi oldu, ben hemen bu sefer yok öyle beleşe hem acemiliği de dün attın, ortaya bir iddia koyalım dedim. Bizimkiler nasıl bir gaz veriyorlar inanamazsınız. Dediler bu geceki ikinci şişeyi kaybeden öder, tabi bizim diğer iki kekoya ne oluyorsa ikisi de her durumda kazanıyor hırtoların, tabii maksat muhabbet yoksa herkes kasasıyla alır ne içersek ama iddianın sonucu kazanılan şey daha kıymetli hepimizin bildiği gibi. İsmet abide de shot ın etkileri baş göstermeye başladı ki tamam ulan demez mi. Ben yapma etme abi bak ateşe atıyorlar seni desem de vazgeçiremedim. Bu arada daha önce dediğim gibi ben ortalamanın bayağı altında bir angaralı kardeşinizim kimse yanlış anlamasın ne kıvancım ne de kenanım hiç öyle bir iddiam da olmadı, hayatım boyunca da fiziksel görünümle ilgili hem kendim hem de herkesle ilgili. Herkes herkesi beğenebilir veya beğenmeyebilir öyle bir standardın olduğuna da inanmıyorum her ne olursa olsun. Gönül bu otada konar banada konar. Kızlar tarafından kabul edildiğimden çok daha fazla red yemişimdir, e diyecekseniz nerden geliyor bu saçma özgüvenin. Tabiki de bir o kadar saçmalıkta hatta daha fazla olan gaza geliş yeteneğimden. Yani sonuçtan değil de fatih ve ercan abinin bizi gaza getirip iddiaya tutuşturacağından emindim. Öyle de oldu hadi ismet abi shot tan sonra gaza geldi de bendeki özgüvenli halleri birisi görse kopardı gülmekten ki fatih ve ercan abi koptu zaten. Bende bir havalar cakalar üst düzey saçmalık ayarında ne de olsa tüple çalışıyoruz ya. Bu üçü aldılar araya baskıya hadi de hadi. Ben hemen garsonu çağırıp bir şişe tekila söyledim. Bizimkiler başladılar hep bir ağızdan haydaa tekila olmaz , biz viski istiyoruz diye. Ben de dedim hayırdır size ne oluyor la bebeler bi kendinize gelin, size almıyorum dememle, bunlar önce biraz durdu sonra ağızlardan içki püskürte püskürte koptular gülmekten. Ali babamız iyice kırdı kafayı dediler, hem viskiyi kaybetti bi de üstüne cila olsun diye tekila söyledi. Ama ismet abi kıllanır gibi oldu da biraz ama bizim diğer iki tirrek olaydan habersiz gülüyorlardı. Ali dayııı, Alii dayı bir gecede yedin koca tarlayı adlı Ankara türküsü eşliğinde.Şişe gelince bizim tirrekler shot bardaklarını hemen ellerine aldılar, ortaya uzattılar ben de şişeyi garsonun elinden açtırmadan alıp, şişeyi ağzından tutup iki parmağımın arasına alıp hareketimi çekip siz bunu burdan için la bebeler diyip kaçtıktan sonra doğru mei ve kızların masaya tabiki de arkadan gelen tekme ve tokatlar eşliğinde. Tabi masaya giderken şişeyi şarap şişesi gibi dibinden tutup meinin yanına gidip, dünden beri bize sürekli siz ikram ettiniz, şimdi izin verirseniz sıra bizde diyip şişeyi masalarına bırakıp masama dönecekken mei elimi tutup olmaz ilk kadehler beraber demez mi. Ben bir dönüp bizim masaya bir bakıyım dedim keşke demez olaydım bizim üç silahşör ve kızlar(kızlara da açıklamış durumu hemen fatih abi hiç durur mu boş boğaz) pür dikkat bize bakıyorlar, dans etme falan yok sanki bir olay olmuşta durup bakıyorlar. Tek dans etmeyen bunlar olunca tabi herkesin dikkatini çekiyorlar. Biz mei ile dönüp bakınca böyle çaktırmadan hafif hafif sallanmaya başladılar ama çokta çaktırdılar. Mei hafif bir tebessümle garsondan benim için yeni bir bardak istedi ve tüm masa ilk shotları ben tabi meinin gözünün içine bakarak içtim. Başladık hafiften muhabbete, niye dün geceki kızla devam etmediğimi sordu, bende hemen iddia sonucu yeterince gelişen sallama yeteneğimi kullanıp, dün gece seni gördüm ama bizimkilerin baskıcı hareketleri sonucu, masaya başka kız aldıkları için (hemen de suçu nasıl attım) başka kıza yöneldim ama o yüzden seni gördüğüm an seni istedim ama çok geçti dedim. Dün geceki kıza da ayıp olmasın diye onunla devam ettim dedim gayet sakince. Fakat bu bastı kahkahayı yok ya öyle mi der gibi, dün beni görmedin de benim üç masa arkamdaki kızları görüp bir de arkadaşlarına nasıl ayarladın demez mi. Ben oldum kıpkırmızı, patladık, içimden dedim yırmağa gidiyırım yırmağaaaaa ama öyle böyle değil düşsem parçamı kimse bulamaz. Bir de bu gece artık herkesten ayar yiye yiye süper lig maçlarını bile 4k kalitede şifresiz gösterecek kıvama gelmiştim o kadar yani. Sonra dün gece beni bu kadar incelemesi bayağı bir hoşuma gitmedi de değil. Ben de hemen dün yaptıklarımı bu kadar iyi takip ettiysen bugün de seninle beraber olmak istediğimi anlamışsındır her halde diyerek konuyu daha fazla uzatmadan direk bodoslama daldım. Bu bir hınzır hınzır gülerek olmaz dedi. Haydaa bende o an artık piston aşağıya indi, dolmuş boşaldı. Niye dedim. Çünkü sen dünkü kızı daha önceden tanıyormuşsun, bende kızı tanıdığım için bu uzun süreli ilişkinin arasına girmek istemem dedi. Ben tabi çok şaşırdım, nereden çıktı bu diye sordum. Dün gece masalar karışmış shotlar havada uçarken kızı da daha önce tanıdığı için hemen beni sormuş, o kızda ne alakaysa çok eskiden tanıyorum erkek arkadaşım demiş. Ben hemen biraz şaşkın biraz sinirli (diğer kızın yalan söylemesi nedeniyle) bir yüz ifadesi eşliğinde yok öyle bir şey ilk defa dün gördüm dememle bir anda mei nin yüzünde hafif bir tebessüm eşliğinde gerçekten mi diye bir soru. Ben hemen gaza gelip tabiki de istersen çağır hemen yüzleşelim falan dedim. Sonra yanındaki kız arkadaşına bir şeyler dedi o kızda gelip senin için böyle dedi gerçekten diyince ben ikisine de hemen yalandan inandırıcı bir atar yapıp ne de olsa atara atar yapar angara bebesi, hemen kızı çağırmalarını, hem öyle bir şey olsa da söylemekten çekinmeyeceğimi söyledikten sonra kendi aralarında bir şey konuştuktan sonra ikinci shotları doldurdular. Bu sefer içerken nihayet mei hanım gözüme masum masum bakarak içti sonra da bizim masaya gidip benim bardağı alıp gelmesin mi güzellik. Bizim kale arkası tribün tabi pür dikkat bizi izliyor. Bu bardağı getirince bizimkiler hemen ismet abiye türlü el hareketleri, garsonu çağırmalar yeni şişeyi söylemeler derken. İnsomnia indirimli gold card da bende kalmıştı son tekilayı söylediğim için. Bende uzaktan bir gözümle bunları kesiyorum masalar karşılıklı ne de olsa. Bizimkiler ismet abiye diyor git kartı al, bizim yanımızda kızlar var diye, bu yok ben ne alacam falan derken zorla ama ayağını sürüye sürüye geliyor bana doğru. Ben de mei nin beline sarılmış hafif tempo da hem dans hem sohbete devam ederken, bir gözümde sürekli bizimkilerin üstünde onları kesiyorum. İsmet abi geldi kızlara selam verdi ama benim yüzüme bakmıyor, kartı ver la diyor, napcan kartı bebe dedim ben de hemen, cevap yok tekrar dedim napcan kartı abi, ses yok ama yüzüme bakmıyor kerata sonra da indirimsiz alırız amk diyip giderken, duur hemen öyle gitmek yok diyip bunun kolundan tutup kartı da yumruk yaptığım elin üstüne koyup onun üstüne de diğer elimle şaklatmalı , kapatmalı hareketle kartı veriyorum. Bizimkiler karşıda gülmekten kopuyor. İsmet abide tam arkasını dönmüş giderken kolundan tutup gel abi bir shot içmeden bırakmam diyip koluna girdim. Mei dende rica ettim bir shot doldurur musun diye. Bizim ismet abi bırak gidecem triplerinde , ben hayatta bırakmam triplerindeyim ama bir görseniz kafa önde masumun. Meide bu arada herkese doldurmuş. Tüm masa, beş kız bi de biz hep beraber şerefe derken bizim ismet reisin gözü bir kıza takıldı ona bakıyor, bide shotı vururken gülmesin mi çakal karlos kıza. Neyse bu içip, diğer masaya hesap ödemeye gitti beyim. Herkes oynuyor ama ismet abi hariç gözü bizim masadaki kızda. Ben hemen meiye sordum, olur mu diye oda daha kıza sormadan tabi ki de olur demez mi. Sonra kızla konuştu, kız da hafif bir tebessüm. Ben de hemen izin isteyip, ismet abiye geçmiş olsun ziyaretine bizim masaya geçtim, bu sefer hep beraber ismet abiyi aldık araya noldu, Ali baba vurdu gol oldu falan derken yeni şişenin ağzını artistik bir şekilde açıp direk kafama dikerek bir yudum aldım. Ooo bunun tadı da bir başkaymış artık bundan sonra hep bundan içelim gençler dememle ismet abinin tartaklamaları peş peşe geldi. Hepimiz koptuk tabii. Sonra ismet abiye dedim kızı ayarladım, bizim masaya geçelim dedim. O da hangi kızı oğlum dedi, iki saattir kesiştiğin kızı kazanova deyince, kardeşim benim adamsın deyip sarıldı o da kızı ayarladığım için değil o kadar atraksiyonun içinde onu da düşündüğüm için. Olur mu öyle şey abi anca beraber kanca beraber diyip koluna girip kızların masaya geçtik. O da kızla konuşup hemen kaynaştı. Bu akşamda epey çetrefilli olsa da tehlikeli sekizliyi oluşturmanın vermiş olduğu keyifle tam gaz eğlenceye devam ettik. Ben de mei ile bayağı bir anlaştım çok kafa çok iyi bir kızdı. Bu masanın ve bu hürmetin nedenini soruyorum bir türlü söylemiyor. Gelen selam veriyor, giden selam veriyor. Bodyguardlar gözünün içine bakıyor, neyse diyip eğlenceye devam ediyoruz. Yine sabaha kadar eğlenip, masadaki diğer kızlar la beraber dört erkek, yedi kız toplam onbir kişi, şampiyonlar ligi finaline çıkan real madrid edasıyla mekandan ayrılıp, yemek yemeye gidiyoruz,hemen masaları birleştirip bol konuşmalı, kahkahalı, kah kızlar kendi aralarında taice, kah biz erkekler kendi aramızda her daim geyiklere devam bir şekilde yemeğimizi yiyip maça çıkacak olan ilk onbiri bozup diğer üç kızı yedeklere ayırıp, sekiz kişi önümüze gelene bin tekme edasıyla yürüyerek otelimize geçiyoruz.
Ertesi gün kızlara paralarını verip gönderdikten sonra kahvaltı için doğru central festivale orada da ala Turcaya, güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar bir pattaya turu ve oradan da masajdayken, mei mesaj attı kızlarla beraberiz siz de gelsenize diye ben de bizimkilere sormadan, masajda bitmek üzereydi, tamam yarım saat sonra geliyoruz dedim. Masajdan sonra da hadi sizi çok güzel bir yere götürcem bir şeyler içeriz diyip doğru kızların yanına, plaj yolunda bulunan hard rock cafe ye. Bizimkiler özellikle ismet abi şaşırdı kızları görünce çünkü dün geceki kız çok hoşuna gitmiş mekana girerken onu anlatıyordu, bir anda da karşısında görünce şaşırdı. Sohbet muhabbet derken akşam için sözleşip ayrılırken, hesabı istedik, garson hesabınız ödendi dedi nasıl dedik. Hemen mei ve arkadaşları atladı dün siz bize yemek,içki ısmarladınız bizde bugün size birer içki ısmarlayalım çok mu dediler. Ben acayip şaşırdım vardı bu kız da bir şey de bulamamıştım bir türlü, neyse bizim bebeler hemen olmaz öyle şey diyip ayaklanmalar, isyanlar eşliğinde zorla masaya para bıraktık cengaverlerle ama kızlar nasıl gülüyor amma abarttınız diye altı üstü bir kompliman yapalım dedik dediler. Bizde teşekkür edip düşünmeniz yeter canlar diyip, akşam için sözleşip ayrıldık.
Bu konu sebebiyle gelelim oradaki geçirici kızlara. Oradaki bu işlerde çalışan kızların hepsinin amacı tabiki de para veya durumu iyi yabancı (tercihen avrupalı veya amerikalı yaş farketmez) bir erkekle evlenip hayatını kurtarmak ama bazıları içinde bu yolda giderken her şey mubah yani serbest, tabiki de iyisiyle kötüsüyle. Bizde hemen sahiplenici ve çok iyi niyetli bir millet olduğumuz için bu tip oyunlara daha doğrusu bu tip kumpaslara çok alışık olmayanlarımız olduğu için kızlara para kaptırabiliyoruz. Bu tip kızların, bir çok arkadaşımızın daha önce yazdığı gibi ve bende her seferinde gözlerimle gördüğüm için, telefon rehberleri, facebookları, instagramları, line ları ve mesaj kutuları ağlarına düşürdüğü her milletten adamla dolu. Bunlar haftalık, aylık para isteme şeklinde, gönderirse başka erkeklere gitmesine gerek kalmayacağını, onu bekleyeceğini ve köydeki ailesine para gönderebileceğini söyler, bizim milletimizde bulunan duygusal ve iyi niyet yüklü bireylerde bu tip hikayelere de daha önce böyle şefkatli ve ilgili kızlar görmedikleri için çok kolay kanabiliyorlar. Zaten çokça giden herkesin de gördüğü gibi banyoya girdiğinizde veya iş bitip uykuya dalacağınız zaman bu tipler hemen telefonu eline alır bir saat bu tiplere mesaj yazar veya siz uyuduktan sonra odanın girişine veya banyosuna gider arkaya alır beyaz duvarı arar yavuklularını tek tek görüntülü sohbet üzerinden işte oda da yalnızım seni bekliyorum ayaklarına daha biraz önce yediği yer soğumadan sohbet ederler. O yüzden aman ha gaza gelmeyelim, oradaki bu gece işlerinde çalışan bazı kızlar(hepsi için değil kimse yanlış anlamasın, yoksa orada başka kızlarla tanışıp evlenenler, uzun süreli güzel ilişkiler yürütmüş olanlar da vardır, sadece bu gece aleminde çalışıp, ekmeğini bu tip çakallıklarla çıkarmaya çalışanlar için diyorum) ne bizi bekliyor ne de biz onlar için tekiz. Öyle kızlarla tanıştım ki bizim çinçindeki bebelerden daha iyi ve çeşitlilikte Türkçe küfür ediyorlar, herkese abi napıyon, nörüyon diyenler mi ararsın, bizim ülkemizde benden daha çok yazlık yere gitmiş telefonu bizim sahillerimizde çektiği fotolarla dolu, hepinizin yazdığı gibi dövmeleri bizim erkek isimleri, Türkçe kelimelerle (acımasak bir kızın sırtına çok güzel bir isim diye fenasi kerim yazdırma fikri verecekken) dolu bir çok kız gördüm. O yüzden aman ha kalbimizi kullanırken beynimizi tamamen kapatmayalım. Benimde görüştüğüm yazıştığım hatta antalya ya getirdiğim tatil yaptığım (gerçi o zaman norveçten gelmişti) kızlar oldu, hala da var ama hiç bir zaman bir kuruş göndermedim. Üç beş muhabbetten sonra isteyenler çok oldu tabiki de işte acıtasyonun kralını yaptılar şöyle böyle ama biz o acıların daha da kralını bizzat yaşadığımız için ve daha da önemlisi ona gönderdiğim parayla alacağı elbiseyle, iç çamaşırıyla kimin kucağından inip hangisine oturacağını bilmediğim için veya odada iş bitmiş uyumaya çalışırken bir eli dolu 🙂 diğer eliyle de mesaj yazmaya çalışanları da gördüğüm için böyle bu tip para isteklerinde hemen hiç bir cevap vermeden muhabbeti keser ve direk engellerim. Bu tip kızlarda muamelesini sevdiklerinizle muhabbeti devam ettirebilirsiniz tabi ama kesinlikle duygusallığa girmeden, naber naber sadece şu tarihte gelicem (o da muhtemelen gitmeden son iki üç gün önce) hazır ol mabedinde veya açık saçık görüntülü aramalar yapmak için temasta kalın bu tiplerle sadece bence. Onun dışında tabi yıllarca arkadaşım olan, paranın p sini ağzına almamış, her gittiğimde, tabi zaman müsait olduğunda görüşmeye çalıştığım, beni evine götüren ailesiyle tanıştıran, yemeklerini yediğim, suyunu içtiğim 12, 13 sene olmuş sosyal ağlardan hala görüştüğüm kızlar da var. Bir çoğu şimdi evli, mutlu, çocuklu veya bekar olanlarda pattaya da veya phukette hala yaşayan ama başka işlere giyim mağazası,cafe vs. işleri yapanlarda var. Yani on parmağın onu da bir değil arkadaşlar. Uzun lafın kısası sizden uzaktan para isteyenlere bir kuruş göndermeyin bence işin özü bu. Haa çok mu görmek istiyorsunuz alın uçak biletini getirin, en azından bir ay boyunca ne yiyecekse:) sizin yanınızda yesin bence. Bu arada oradaki kızların güzelliğini slav ırkı kızlarla kıyaslayanlar veya buradaki kızların hiç birini ama hiç birini güzel bulmayanlar var yorumlarda. Ya bakmasını bilmiyorlar veya da baktıklarından güzeli çirkini ayırma yetisi yok onlarda. Şöyle desinler canımı yesinler, güzellik oranı olarak tabiki slavlar çok çok önde ama taili kızların hepsi çirkin demek büyük haksızlık ve de ilk tanışmalarda şevkat ve ilgi oranı da tam tersi istikamette on kat daha fazla slavlara göre, tamamen tercih meselesi. Esmer ve çekik gözlü kızlardan hoşlanmıyorsan ve de amacın sadece tatil değilse zaten burada ne işin var. Orjinal Sarışın, renkli gözlü veya kıvırcık saçlı thai kızları yok. Yoksa 1,80 lik beyaz tenli, değme slavlara taş çıkartacak issian bölgesinden gelen veya nice kırma güzeller var ama dediğim gibi güzeli çirkini ayırma yetisi de ayrı bir yetenekmiş o yorumlardan anladığım. Bkz. Chrissy teigen. Taylandta her gördüğünle bir şeyler yapacaksın diye bir şey de yok, sadece biraz daha fazla bakıp, araştırıp ilgini çekene yöneleceksin. Fakat güzellere yönelipte yüz bulamadıktan sonra tüm thaili kızlar, bakın tüm, hepsi, alayı diyorum çok çirkin demek bana göre koca tarlada yapacak yer bulamamak, yapacak yer bulduğunda da kutup ayısıyla karşılaşmak demek. Ki bana göre zevkler ve renkler asla tartışılmaz da sıcaklık güzellikle birleşirse bir başka bana göre tabiki de. Neyse yine bir alt metin yine bir insanlık mesajından sonra dönelim konumuza.
Biz mei ve kızlarla hard rock cafede konuştuktan sonra. Bu sohbet esnasında fatih ve ercan abide masadaki diğer kızlardan birer tane beğenmiş, sohbette onlara yoğunlaşıp akşam kadro değişikliğine gideceklerini söylediler. Bizde hayhay hem de grup bütünlüğü olur iyi de olur dedik. Ben hemen mei ye mesaj attım akşam sizin yanınızdaki masayı bize rezerve ettirir misin hep beraber olalım diye. O da büyük bir mutlulukla kabul etti sağ olsun. Akşam için dördümüzde de heyecan dorukta hazırlanıp, bu seferde önce soi buakhao tarafındaki soi lk metro da ki gogo barlardan crystal ve diğerlerine ondan sonra da doğruca ibara kızların yanına. Bu arada soi sokak demek, bilen bilir ama her gittiğiniz yerde soi de soi diyosun, nedir diyenler için. İbarda Masamız hazırlanmış , kızlar hazırlanmış hepsi cıvıl cıvıl bizi bekliyorlar. En sonunda en başından rahat, stressiz bir eğlenceye başladık. Açtırdık şişeleri muhabbet gırla, shotlar (tabii bu sefer ercan abide insan gibi ufak bardaktan içerek) kadehler havada, eğlenceye devam ediyoruz. Sonra bir kız geliyor mekana yanında bir tane sivil bodyguard la çalışan herkes pür dikkat bakarken, kız bizim masaya mei nin yanına gelip öpüşüp gülüşüyorlar, hemen beni ve arkadaşları da tanıştırıyor, meğerse mekan sahibinin karısıymış. Bizimkiyle kankiymiş ikisi meğerse, bizde anlıyoruz sonra bu hatça ana triplerini. Neyse eğlenceye devam ediyoruz bu kızla gelen bodyguarda içki veriyoruz ama bodyguard içmiyor yasak diye, kıza da söyleyip bodyguarda da güle oynaya zorla içirip, bu kızda gelince dikkatler hürmetler bizim masada ve danslara devam ediyoruz. Mekandan çıktık, yemek yerken ercan abi demez mi okyanus kenarı diye geldik daha ayağımızı suya sokmadık. Bizde fatih abiyle haklılar dedik hem de ismet abi sosyetik kızlar gibi yüz tane mayo getirdi boşa gitmesin çevirir çevirir giyer dedim şakayla karışık, hemen arkasından ismet abiden enseye gelen tokat eşliğinde. O zaman herkes yanındakinden memnunsa yarın hep beraber mercan adasına gidelim dedik, kızlarda kabul etti sağ olsunlar.
Ertesi gün Mei nin tanıdığı tur şirketi varmış ordan ayarlarım dedi sürat teknesini sağ olsun, 8 kişi 1500 bahta gittik geldik, sadece bize özel tekneyle hip-hop videosu çeker gibi kızlarla oynaşa oynaşa gittik geldik. Onun dışında mixxin karşısındaki iskeleden bizim İzmir, İstanbul vapurlarının tayland versiyonu gemiler kalkıyor, 40-45 dakika süren yolculuk için gidiş dönüş toplam kişi başı 60 baht. Aman son dönüş, gel-gitler yüzünden erken bir saat olan, saat 17.00 gibi bilginize, sonra sürat teknelerine muhtaç kalıp gereksiz harcama yapmaya gerek yok tek yön için. Kızlarda üstlerini değiştirip,mayolarını alıp gelip 12 gibi geçtik mercan adasına. Kızlar kollarım ve döşümdeki çizikleri görünce bir an şaşırdılar ama bu sefer mei açıkladı, çok eskidenmiş diye, ne de olsa Müslüm baba ve sokak kültürü faktörü. Neyse o kadar kalabalık gidince çok güzel oldu mercan adası. Jet skisi, suda şakalaşması, herkesin bir ara kuytu köşelere kaçması derken gel-gite yakalanmadan, sular çekilmeden son anlarda döndük pattaya ya. Şimdi oradaki jet-ski veya su sporları tayfasına dikkat etmek gerektiğini, muhabbetiniz olan yer varsa orayı tercih etmenizi veya yanınızda kızla veya oradan biriyle gittiyseniz ona sorarak binmeniz gerektiğini daha önceki yazılardan veya burada yapılan yorumlardan biliyor ve hatırlatıyoruz. Adadan döndükten sonra biz masaja, kızlarda akşama hazırlanmak için odalarına gideceklerini söyleyip sözleştikten sonra kızlardan ayrılmadan ben bu akşam, üst kata insomnia ya geçelim dedim, ne de olsa ismet ve ercan abi gezmenin dışında oraya gitmemişlerdi. Fatih abi de çok iyi fikir, iyi olur diyince geriye kızları alıp yukarı çıkmak kalmıştı. Biz fatih abiyle insomnia da genelde kızları aldıktan sonraki gün onunda üst katındaki vip bölümüne geçeriz hem tıkış tıkış kalabalık olmaz hem de tüm mekanı kuş bakışı görürsünüz, gayet keyiflidir ama biraz tenhadır hani hoşlanmayanlar için. Oraya girmek için sadece gold card yeterli. Neyse kızlarda kabul ettikten sonra mei, ben masamızı ayarlatırım demez mi. Ben hemen öptüm insomnianın hatça anasını ve ayrıldık. Biz yarı uykulu masajlardan sonra, bir şeyler atıştırıp, odalara. Deniz ve deniz kenarındaki atraksiyonlar yormuştu, birazda uykusuzduk, gece onikide buluşmak ve birazda kestirmek için herkes odalarına dağıldı. Saat onikide her zamanki gibi ismet abinin odasında onu bekliyorduk. Neyse bir beş on dakika sonra ama bunun 7/11 dan oda için aldıklarını sömürdükten sonra çıktık dönerlerimizi yiyip doğruca ibara, zaten geç kalmıştık. Kızlar her zamanki masalarında bizi bekliyorlardı onları da alıp, doğruca üst katında üst katına çıktık. Bu arada herkes biliyor zaten insomnia da içkilerin ibara göre 150-200 baht şişe bazında daha pahalı olduğunu. Köşe masa hazır sadece biz varız o köşede, mekana kuş bakışı bakarken ismet ve ercan abi koptu hareketli şarkılar ve lazer ışıkları eşliğinde o gece. Yarında tekrar mercan adasına gidelim dedik hep beraber. Ertesi günde aynı şekilde mercan adasına gittikten sonra, pattaya da son gecemiz olduğu için bu geceyi ibarda noktaladık. Ertesi gün bangkok a geçiyorduk, son gecemiz olduğu için vur patlasın çal oynasın olsun dedik. Öyle de oldu sağ olsun kızlar o kadar çılgın hareketlerimize garsonlarla, bodyguardlarla şakalaşmalarımıza ayak uydurdular. O gece mekanı biz kapattık neredeyse. Gece aydınlanmaya başlamıştı biz yemekçiden kalkarken.
Ertesi öğlen otelden kızları gönderirken hep beraber lobide buluşup, sarılıp yaptıkları her şey için teşekkür edip ayrıldık. Daha sonra biz hazırlanıp lobide check outlarımızı yapmış, taksicide gelmiş, taksiciyle beraber tabiki de assolistimiz ismet abiyi bekliyorduk. Taksiyi de bir gün önce sağ olsun yine meinin tanıdığı tur ofisinden 1000 bahta ama bu sefer yedi kişilik van ayarlamıştık. Fakat bu taksici o dayıdan sonra gerçekten efsaneydi , çok iyi birisiydi, bizim yaşlarda, ingilizce bilen, güleç ama hafifte çekingen tam adam gibi adamdı ve gayet hızlıydı. Arabası pırıl pırıl, bir ses-görüntü sistemi yapmış arabaya efsane, bir de sağ olsun tabletini bağladı bizim için internetini kullandırarak istediğimiz şarkıları çalarak-izleyerek (arada tabiki son günlerin trend şarkısı erik dalı ve bilumum angara oyun havalarını bile çaldık gencolarla, hatta arabayı otobanda kahve için durdurduğumuzda biz angaralıların vazgeçilmez ritüeli olan sevdiğiniz şarkı çaldığında her an her yerde arabayı durdurup inip oynama eylemini, sadece kahve için durduğumuzda taksiciyi de zorla araya alıp gerçekleştirdik tabi ) gittik, yine kahveci dükkanlarında, sigara içip tatlı bir şeyler atıştırmak için durduk taksicide iyi dedik ya bir şey yemek içmek istemiyo, içse de en küçük boyunu söylüyor adamım, bizde inadına en büyük boyunu alıyoruz, fazlasıyla bahşişini vererek ki çokta hak etmişti bize göre, üç mola vererek rahat bir şekilde bangkok taki otelimiz olan holiday inn express siam ( lokasyon bakımından on numaradır tavsiye ederim, tabiki daha lüks otellerde mevcut aynı lokasyonda isteyenler için) a normal bir sürede geldik. Bavulları attık dışarı çıkıp başladık siam meydanını dolaşmaya mbk ve pantip plaza (elektronik ve bilumum alışverişleriniz için buralara bakabilrsiniz ama pantip siama biraz uzakta) , siam paragon (çok lüks bir alışveriş merkezi dünya markalarıyla dolu), discovery (ortalama bir alışveriş merkezi ama giriş yemek katı çok iyi ne ararsınız bulursunuz yemek olarak) alışveriş merkezlerini dolaşıp bir şeyler yedikten sonra hem rahatlamak için hem de ismet ve ercan abide görsün yaşasın diye doğruca sulu masaja ünlü annie’s soapy massage a. Oradan çıkıp odalara gelip biraz kestirdikten sonra gece için hazırlanıp akşama doğru çıktık dışarı. Gezimize nana plazadaki gogolarla başlayıp oradan da soi cowboy dakilerle ,ismet ve ercan abide bizim gibi hangover film serilerine bayılırlar hatta hep beraber birkaç arkadaş daha vardı gitmiştik ikinci bölüme şu tayland ta geçene, o filmdeki sokak işte burası, o çatışma çıkan aynalı bar işte şurası diyip içeri girdik, diğer gogolara da gidip eğlenceye devam ettik. Bu vesileyle gelelim bangkoktaki gogolara, öncelikle nerede giderseniz gidin, gideceğiniz gogo barda sizden başka bir kaç kişinin daha olmasına, mekanda sizden başka da müşterilerin olmasına, giriş katta olmasına, sokağı rahat görebileceğiniz bir yerde olmasına dikkat edin. Patpong gece pazarındaki gogolardan kesinlikle uzak durun zaten. Benim ilk yazımdaki gibi bir duruma düşmeyin, gerçi ben o şovlara değerdi diyorum ama adamlar çok daha fazla para isteselerdi ve yanımızda o kadar para olmasaydı, daha zor duruma düşebilirdik. Çok kötü durumlara düşenler olmuş duyduklarımıza göre o yüzden aman dikkat.

Neyse Cuma gecesi olduğu için bir şeyler atıştırıp saat 10 gibi rca meydanın da başladık gece turuna. Rca meydanında ilk onyx e egittik. Bu arada gitmek isteyenler şaka değil girerken pasaport fotokopileri veya bizim gibi daha önceden telefonla fotoğraflarını çekmiştik onu görmek istiyorlar abartısız herkesten, öyle tipe göre veya face kontrol falan değil. Böyle güvenlik görmedim. Giriş kişi başı 300 baht vermek yerine biz hemen şişe açtırdık zaten 2000 baht civarıydı ,şişe açtırmadan bistro vermiyorlar ortada kalmak yerine bizde şişe açtırıp geçtik bistromuza saat daha onbir bile olmamış mekan iki katlı olmasına rağmen tıklım tıklım full dolu, çok rahat iki bin kişiden fazla müşteri vardı mekanda. Fakat gerçekten çok klas bir mekan, kapısında zaten türlü,çeşit lambo, maserati, porsche, vs.. mekanda japon ve koreliler dışında yabancı çok az hep lokal tiki gençler, eğlence tam gaz, bizde kendi halimizde kopuyoruz bir kaç saat. Oradan tura devam ediyoruz hızlıca doğru insanity e, birer kadeh bişeyler içip, doğruca mixx e, bu arada mixx e bangkok un her yerinden taksi ücretsiz. Kapıdan alıyorlar parasını veya fişini her neyse. Mixx ve insanity e girişlerde paralı 250-300 baht civarıydı, bir içki bedava. Mixx tabiki de tam bir açık pazar eski novotel gibi gidenler hatırlayanlar varsa. Fakat fiyatlar çok abartı hem de ortam çok yapay. Bizde son durağımız olan sugar club a gittik. Orası da ufacık genelde yerlilerin geldiği hip hop club. Oradan da sabaha doğru çıkıp bir soi cowboya uğradıktan sonra doğru otele geçtik. Ertesi ve son günümüzde öğleden sonra anca kalkabildik, zaten acelemiz de yoktu gerçi. Bizimkilerle discovery alışveriş merkezinin giriş katındaki yemek katında güzel bir kahvaltının ardından mbk ve pantip plaza alışveriş merkezlerine gidip memlekettekilere ve kendimize hediyelik bir şeyler alıp, doğruca tekrar sulu masaja. Masajdan sonra hava kararmak üzereydi zaten, önce dünyanın en büyük pazarlarından olan şaka değil yaklaşık onbin tezgah bulunan chatuchak akşam pazarına gidip üstün körü gezip çünkü tam bir gezmeye ne zaman dayanır ne de bünye. Bu arada bu pazarda ne ararsanız bulabilirsiniz, tabiki de insan üstü pazarlık tekniklerini uyguladıktan sonra satın alın derim. Oradan da patpong gece pazarına hediyelikleri tamamladık. Alışveriş sonrası odalara geçip, duş alıp hazırlandıktan sonra çıktık son akşamımıza. Akşam da rca de bu sefer route 66 ya, orasıda onyx in hemen yanında, yine büyük, iki bölümden oluşan, canlı müzik bölümün de doğal olarak taili gençlerle dolu olan, diğer bölümde de hip hop müzikler çalan bölümü olan biz tabiki de hip-hop bölümünde saat 2 ye kadar yani kapanana kadar, bu arada rca deki mekanlar en geç 2 de kapanır, oradaki gençler 2 den sonra hareketlenen mekanlara hatta oralardan da hızını alamayanlar oradan da öğlene kadar açık olan afterında afterı olan mekanlara geçerler, biz rca den sonra celavi discoya ve de oradan da ne de olsa ertesi gün dönüyorduk, sabahı yapmak için nana plaza ve soi cowboya uğrayıp, bolca geyik çevirerek, cumartesi gecesi olduğu için etrafta malzeme inanılmaz çoktu, kahkahalar eşliğinde otelimize geçtik. Ertesi günde cennet vatanımıza geri döndük.
Geri dönüşümüz, o kadar güzel bir tatil sonrası biraz hüzünlüydü tabi ki de, ama daha uçaktayken, hızımızı alamayıp yeni bir tatilin planlarını yapmaya başlamıştık bile. Hem onlar bize hem de fatih abiyle biz onlara bu güzel ve uyumlu tatil için teşekkür edip, birbirimizi kırmadan dökmeden,kazasız belasız bir tatilin daha sonuna gelmiş olmamıza ve hasanın da bizi almış arabayla evlere gidiyor olmamıza rağmen geyiği daha bitirememiştik. Gerçi daha hala geyiğe devam ediyoruz ama bu sefer ince ayrıntılarla, bu seferde diğer ortak arkadaşlarımızda başlamasın mı hep beraber gidelim diye. Bizden de oldu olacak abaza ukrayna otobüs turu videosundaki gibi 25-30 kişilik sağlam ekip çıkar da yakın ortak tanıdıklarımızdan ama ne olur olmaz da belki de bir daha bizi tayland a almazlar korkusuyla kimseye umut vermiyoruz.. Bizim bu ve diğer tatillerimizde olduğu gibi ne kendimizi ne de temsil ettiğimiz büyük milletimiz ve kendi insanımızı iyi temsil etmeye çalıştık. Milletçe en büyük özelliğimiz olan insanlığımızdan, mertliğimizden elimizden geldiğince ödün vermeden, memleketimizden binlerce kilometre uzakta yabancı bir memlekette olduğumuzu sürekli hatırlayıp, hiç unutmadan, bizim yaptığımız iyi veya kötü hareketlerin bizden sonra gelecek olan kardeşlerimizi etkileyeceğini unutmamaya çalıştık. Kimseyi bilerek kırmadık,ezmedik veya üç kuruş verdik diye oraların kralı sanmadık kendimizi, kimseyle küçük pazarlıklara girmedik, baktık hoşumuza gitmediyse teşekkür ettik uzaklaştık ama kesinlikle uzatmadık. Biz kalabalık gittiğimiz için şanslıydık, hep birbirimizi kontrol ettik. Yüzümüzden gülümsemeyi, kalbimizden de iyi niyetimizi düşürmedik, gece dışarı çıktığımız zaman geceye yakışır temiz ve düzgün giyinmeye çalıştık. Bizim kadar bonkör (hem para hem de insanlık anlamında) başka bir millet olmadığı için onlarda bunun gayet farkında olmalarına rağmen, kendini bilmez birkaç kişi yüzünden bize bakışları artık eskileri gören birisi olarak hiçte eskisi gibi değil, eskisi gibi de olmayacak buna emin olun. Bunu yazarken amacım eskiden bir başkaydı veya git gide bozuluyoruz geyikleri yapmak değil. Sadece bunu bilerek gitmek ve bunların farkında olup en azından bu ayılıkları yapanlara ufak bir uyarı amacıyla, onların yaptıkları sayesinde her geçen yıl bize bakışları değişecek, belki bizim gördüğümüz muameleyi ve insanlığı daha sonraları gidecek olan başkaları görmeyecek veya kendimizin o barzolardan farklı olduğunu kanıtlamak için fazladan efor sarf edeceğiz, hiç gereği yokken, o yüzden uyaralım, uyarttıralım. Zaten sadece bize bağlı olarak da değil yıllara bağlı olarak gelen turistinde artmasıyla illa ki oradaki halkında davranışları da yoğunluktan dolayı git gide yapaylaşıyor. Son olarak oradaki harcamalarla ilgili gelecek sorulara cevap olarak, ben ne harcadık ettik, çok sevmediğim için çok detayına girmedim sadece genel harcamaları yazmaya çalıştım. Zevkler ve renkler çok farklılık gösterebilir. Şu kadar para alın yeter diyipte vebal altında girmek istemem açıkcası. Kimse yanlış anlamasın. Bana göre minimum hesabınızı aldığınız uçak bileti (herkesin bildiği gibi skyscanner dan arayarak veya belli başlı havayollarının haber bültenlerine mail yoluyla üye olup indirimlerden önceden haberiniz olarak) ve otelinizin (gitmeden otel alacak arkadaşlarda daha önce defalarca yazıldığı gibi agoda dan veya booking ten kullanıcı yorumları, puanları ve gitmek istediğiniz yerlerin yakınlığına bakarak) bunların üstüne kaç gün kalacaksanız zona göre sabit bir fiyat belirleyip onun üstüne olabildiğince çıkmamak. Tabiki de hesap kitap yapacağız, kimse kolay kazanmıyor, hayatımızdan veriyoruz ama oradaki ve her tatil ortamında olduğu gibi tatile gelmişiz be o kadar sinirin stresin içinden diyor insan. Birde kesinlikle ama kesinlikle yanınızda veya hesabınızda her zaman ekstra dokunmadığınız bir para olsun. Bazen orda öyle ortamlarda öyle hızlı harcıyorsunuz ki elinizdekini, farkına varamıyorsunuz bittiğini. Bir de oralardan aman cicekciden cicek almayin, sokaktakilere para vermeyin diyen tiplerde cikacaktir. Ciceginizide alin, bahşişinizide gönlünüzden geçenlere verin. Bir şey kaybetmezsiniz içinizden geldiği gibi davranin. Biz çoğunlukla bonkör insanlarız, cebimizde tek kuruş kalsın onuda istediğimiz gibi harcayan, ihtiyaci olsun olmasin gerekene veren insanlariz çoğunlukla. Siz azınlığa uymayın içinizden geldiği gibi davranin. Biz beşyüz altın yedi bir ayda, fidayda Angaralım insanlariyiz, üç kuruşluk insanlar değiliz, istesektek olamayan insanlarız.

gece hayatı-gece-night-girl-batumi-casio

Bunu hiç unutmayın, pişmanlıkta duymayın. Türk her yerde Türk, yedi düvelde aşsakta aynıyız, yanı başımıza memleketimize gitsekte aynıyız. Takmayın kafanıza, cömert adam heryerde cömert, pintilerde heryerde pinti birbirimizi değiştiremeyiz. Birde bu hesaplar ve harcamalar kişiden kişiye kesinlikle çok farklılar gösterir herkes bilir, o yüzden şu kadar alın demekte çokta doğru değil de, genel harcamalara göre herkes kendine göre yetecek miktarı ayarlayabilir umarım. Bir de bazı tiplerde var bu kadar parayı burada harcasam kral olurum, kral yaşarım diye. Yaşa kardeşim yaşa alem adam görsün seni tutan mı var. İnsanlar oralara sadece aleme gitmiyor, bilenler oraya yaşam tarzına, değişik kültürlere ve farklı anılar yaşama amacıyla gidiyor. Buralarda alem yapmak isteyen zaten yapıyor, sıkmayın canınızı. Sıksanız da giden para bu sıkmasanız da bu. Önemli olan iki seçenek arasında farklı karar verenler ve bu kararlara duyulan saygıdan ibaret. Benim bu yazılarımdaki amaç kesinlikle kimseye gaz verip, bavulunuzu toplayıp, atlayın uçağa gidin demek değil ki zaten her zaman dikkati öneririm. Zaten bir yazıyla da kimse gaza gelip aman öyle planlar yapmasın bu vebali almam. İnternet bir derya, siteden her yerden iyice araştırıp, ölçüp biçipte ondan sonra kararınızı verin. Güzel şeylerin yanında kötü olaylarda başınıza gelebilir bizimde yaşadıklarımız gibi, yaşamın her alanında olduğu gibi. İyisiyle kötüsüyle benim gözümden gördüklerimi, yorumlarımı sizinle paylaşarak daha önce oralara giden veya gitmeyi düşünen arkadaşlarımıza tatil planlarında görmedilerse ki ben bir çok şey öğrendim bu yazılardan, yorumlardan, herkese de ufak bir bakış açısı göstermek ve cennet vatanımızın her anlamda kıymetini bilmek. Nereye gidersek gidelim, ne istersek yapalım, benim için dünya bir tarafa, güzel ve yalnız ülkem bir yana. Neyse yine araya son bir mesaj sıkıştırdıktan sonra, kendinize çok iyi bakın, daha önce yazdığım gibi bir hatam olduysa kusura bakmayın. Buradan herkese bundan çok daha iyi tatiller geçirmesi dileğiyle, Ankara’mızdan bolca selamlar.

Yorum

  • Ali Baba, hem adaşız hemde Mamakta 15 ay askerlik yapan Mersinli bir kardeşinim bilirim Angaralının mertliğini.Asıl mesleğim gemicilik reislik yaptım uzun süre dünyanın birçok ülkesini görme gezme fırsatım oldu ancak Tayland kısmet olmadı. 2019ekim ayında doğum günümde orda olmayı planlıyorum kısmet olursa . Kendine has üslubunla çok güzel mesajlar vermişsin anlayana tabii, eline emeğine sağlık üşenmeden yazmışsın üşenmeden bir solukta okudum. Bence oraya gidecek olanların muhakkak okuması gereken,dikkat edilecek hususların olduğu bilgilendirici bir yazı olmuş teşekkürler.

  • Abicim sen naaptın ya 2 bardak çay 3 sigara molası vererek kısım kısım zevkle ve heyacanla okudum yazını. Benimde sitede 2 makalem var pattaya ile ilgili bu yazıyı yazmanın aldığı vakti ve emeği tahmin edebiliyorum.
    Emek vermişsin eline sağlık.

  • Elinize sağlık. Çok samimi, çerçeveletip duvara asılacak- kulaklara küpe olması gereken çok önemli tavsiyeler içeren harika bir yazı, çok teşekkür ederim. Tam saymadım ama en az 7-8 defa tayland a gitmiş birisi olarak yazınızı çok beğendim. Giderkenki ve ilk günlerdeki heyecanınızı bizler de yaşadık ve inanın dönüş kısmını anlatırken ben de bir buruk oldum. Ocak 18 deki gezimizi iple çekerken bu yazınız ilaç gibi geldi. 😀

  • Tavsiyelerinize ek olarak benim de görmekten çok üzüldüğüm durum da havaya para saçma olayı. LÜTFEN yapmayın sevgili arkadaşlar, inanın kaç kızdan duydum ÇOK İRRİTE EDİCİ bir durum, kime neyi kanıtlıyorsunuz… Tamamen Hintli ayılara özgü bir davranış bizim güzel milletimize HİÇ ama HİÇ YAKIŞMIYOR.

  • Sömestr tatilinde 12 gün civarı pattaya ve phuket tatili düşünüyorum.Bu 2. gidişim olacak.Yalnız gitmek sıkıcı olabilir.Eşlik etmek isteyen varsa buradan iletşime geçelim.

  • Baba Ali makalen çok güzel. her kelimesini zevkle ve heyecanla okudum. teşekkür ederim. Ancak anlamadığım bir konu şu: Karşı masada beğendiğin bir kızla o gece beraber olmak için bir hayli kur yaptığını anlatıyorsun. bunlara gerek var mı? bu kızların hepsi( İnsomniaya gelenler ya da çoğunluğu diyelim) paralı asker değil mi? direk teklif etmek uygun olmaz mı?

  • Arkadaşlar güzel yorumlarınız için her birinize ayrı ayrı teşekkürler. @AliCan, adaş doğum gününü en güzel şekilde kutlaman dileğiyle.@Mert kardeşim yazıyı aralıklarla, aklıma gelen şeyler olunca olabildiğince eklemeye çalıştım, biraz emek aldı ama birazda olsa faydalanan olursa ne ala.@josue oraları görmüş biri olarak para atma yorumunuza ve hintlilerle ilgili nokta atışınıza:) tamamen katılıyorum.@mert mekandaki kızların, hafta sonu bangkoktan veya yakın yerlerden tatil amacıyla gelenler dışındakilerin hepsi paralı asker zaten. fakat ben ilk olayda zaten 1-0 yenik başlamıştım, ikinci olayda da ilk günkü kızın arkadaşı olduğu ve yanlış anlaşılma olduğu için ve bir nebzede olsa o kızların değerli olduklarını hissettirmek, bizimde insan gibi davranabileciğimizi göstermek için o kurlara girdik ki, her zaman girerim ki bence zaten oraya gitmenin en eğlenceli kısımları bu konuşmalar. bir de ben hiç bir zaman karşındaki ne olursa olsun sonuçta o işi isteyerekte, istemeyerekte yapsa karşındaki de bir insan evladı,karşıdan ufaktan bir kesişme, bir istek gelmediği zaman veya yakınlık kurmadan, sonucu doğrudan paraya bağlı olsa da, direk bodoslama paranın gücüyle bir şeyler yaşama taraftarı hiç bir zaman olmadım. yoksa orada bir sürü barzo gördüm son model telefonunu çıkarıp, hesap makinesini açan ama iki kelimeyi bir araya getiremeyip, sabahın köründe meyve halinde toptan meyve alır gibi yarım saat 50 veya 100 bahtın pazarlığına giren, yanındaki kız istediği halde 30 bahtlık shotlardan ısmarlamayıp birde güler yüz ve ilgi bekleyen. bence zaten oraya gitmenin amacı rahat bir eğlence ve bu kurlar, yok zaten sadece parana güveniyorsan, mekana da gitmene gerek yok , yoldan tipine beğendiğine bak pazarlığını yap veya hiç oralara gitmene, yorulmana da gerek yok, dünyanın istediğin yerinde istediğini alırsın. oraları görüp yaşayanlar iyi anlar beni.

    • Baba Ali yazdıklarımın hiç birisi seni eleştirmek için değildir. Bilakis çok teşekkür ediyorum yazın için. Ben burada Pattaya Yazıların zevkle okuyorum. Ben 5 yıl önce gitmistim. Malesef bir daha gidemedim. Çünkü paramız malesef her gecen gün değer kaybediyor. 100 dolar 200 liraydı ve 3.300 baht idi 5 yıl önce. İnsomniada normal bir kız 2000 en iyisi de 3000 baht istiyordu. Go go bardan bir defa kız almıstım 4000 + 1000 baht idi. Sorum Şu baba Alı. Senin İnsomniadan aldığın kızlar için ne verdin. Saphir Club ı merak ediyorum bir de. En güzel kızlar orada. Orası Go Go bar mıdır. veya oradakı kızlar dışarıya çıkar mı? Cevabın için tesekkür ederim.

  • BABAALİ hocam benimde yazılarım var taylandla ilgili görmüşsündür belki.

    Ankaradayım. İnstagramım: berksvc

    mail: kajmermc@gmail.com

    bana ulaşırsan sevinirim. tunalıda bi çay kahve takılırız 🙂

  • Merhaba Ali
    Uzun zaman sonra tekrar Taylant yazinı okudum keyifli ve gercekci bir yazi eline saglik

  • Hakikaten emek vermiş yazmışsın…Klavyene sağlık..17 Şubat 2019 da yine Pattaya’ya gidiyorum ve bu makaleni iki defa okudum..Üçüncüye de okurum bazı yerleri atlayarak 🙂 Yanımda ki arkadaşım ilk defa gelecek bu güzel memlekete, bana Pattaya ile ilgili sorular sorup duruyor.Senin bu yazının linkini verdim al bu makaleyi oku diye..İlaveten de dedim ki bak bu okudukların sana abartı gelecek ama biz oraya gittiğimizde yaşadıkların yanında bu yazılanlar hikaye kalacak haberin olsun dedim…Adamın gözünde ışıltılar, ağzında sinsi bir gülüş belirdi 🙂
    İnsomnia zaten Türk kıraathanesi gibi herkes oraya mutlaka uğruyor ama ben Lucifer’cıyım biraz daha pahalı İnsomnia dan ama zevkin hesabımı olurmuş 🙂

Kategoriler